DEMİR, YusufYurdam, Ferhat Siyamend2024-03-092024-03-0920232148-09902148-8878https://search.trdizin.gov.tr/yayin/detay/1179865https://hdl.handle.net/20.500.14034/1755Amaç: On yıldan fazla bir süre önce, ICD’ lerin (implante edilebilir kardiyak defibrilatör) ani kardiyak ölüm riski altındaki hastalarda sağkalımı iyileştirdiği gösterilmiştir. ICD implantasyonu en çok iskemik kalp hastalığı nedeniyle olmak üzere, diğer yapısal kalp hastalıkları için de yapılabilmektedir. Çok merkezli otomatik defibrilatör implantasyonu çalışması (MADIT) II, birincil ICD tedavisinin, önceden MI geçirmiş ve ileri evre sol ventrikül disfonksiyonu olan hastalarda sağkalımı iyileştirdiğini göstermiştir. MADIT-ICD adı verilen bir skor geliştirilerek öncelikle birincil korunma hastalarında kullanıldı ve tüm nedenlere bağlı ölüm ile ilişkisi araştırıldı. Ranucci ve arkadaşları elektif kalp cerrahisi geçiren hastalarda mortaliteyi tahmin etmek için basit, üç değişkenli bir model olan yaş, kreatinin ve ejeksiyon fraksiyonu (ACEF) skorunu tanıttı. ACEF risk skoru, sadece kısa ve uzun vadeli mortalite açısından değil, aynı zamanda majör istenmeyen vasküler olayları da tahmin edici prediktif değerler ile ilişkilidir. Bu çalışmadaki amacımız hastanemizde primer veya sekonder koruma nedeniyle ICD takılmış hastalarda ACEF risk skoru ile uygun kardiyak şoklama arasındaki ilişkiyi saptamaktır. Yöntem: Çalışmaya hastanemizde 2019 Ocak – 2022 Ağustos tarihleri arasında ICD implantasyonu yapılan 104 hasta ardışık olarak alındı. Hastalar rutin vizitlerdeki kontrollerde yapılan pil ölçümlerinde uygun kardiyak şoklama alanlar (n=25) ve uygun kardiyak şoklama almayanlar (n=79) olarak 2 gruba ayrılarak incelendi. ACEF risk skoru şu formül ile hesaplandı: yaş / sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF) (kreatinin>2.0 ise +1 puan eklendi). Çalışmamız retrospektif, gözlemsel bir araştırmadır. Bulgular: Çalışmamızdaki ICD implantasyonu yapılmış 104 hastanın, grup 1 (ortalama yaş 68.36±9.66 yıl, %96 erkek) ve grup 2 (ortalama yaş 62.58±11.01 yıl, %81 erkek)’ den oluşmaktaydı. Grup 1’ deki hastaların sol ventrikül EF ortalama değerleri istatistiksel olarak anlamlı düşüktü (Grup 1: %26.04±5.53 ve Grup 2: %30.77±10.55, p=0.03). Grup 1’ deki hastaların kreatinin değerleri ortalaması Grup 2’ den anlamlı oranda yüksekti (Grup 1: 1.25±0.44 ve Grup 2: 1.06±0.27, p=0.01). ACEF risk skoru grup 1 lehine anlamlı yüksekti (Grup 1: 2.84±0.81 ve Grup 2: 2.21±0.69, p<0.001). ACEF risk skoru>2.49 değerinde %68 duyarlılık ve %69 özgüllük ile ICD implantasyonu yapılan hastalarda uygun kardiyak şoklama için bir öngördürücü olarak saptandı (eğri altındaki ROC alanı: 0.726, %95 CI: 0.611-0.840, p=0.001). Sonuç: ICD implantasyonu yapılan hastalarda basit şekilde hesaplanabilen ACEF risk skorunun yüksekliği uygun kardiyak şoklamanın öngördürücüsüdür ve ICD implantasyonu sonrası takiplerde bu skorun kullanılması hangi hastaların uygun kardiyak şok almaya daha yatkın olduğunu anlamamıza fayda sağlayabilir.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessİmplante Edilebilir Kardiyak Defibrilatör Takılan Hastalarda ACEF Risk Skoru ile Uygun Kardiyak Şoklama Arasındaki İlişkiArticle61143471179865