Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemiyle Ağır Ceza Mahkemelerinde açılan davalarda yargı harcı(Maltepe University, 2020) Yiğit, Uğur; Öztürk, İlhamiHarçlar Kanunu ile yargı harcı ve yargı harcına ilişkin çeşitli muafiyet ve istisnalar düzenlenmiştir. Harçlar Kanunu dışında diğer bazı kanunlarda da yargı harcına ilişkin muafiyet ve istisna hükümleri mevcuttur. Buna göre, ceza davaları kural olarak yargı harcına tabi değildir. Ancak, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemli ve ağır ceza mahkemelerinde görülen davaların yargı harcına tabi olmadığına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna rağmen, uygulamada mahiyeti itibarıyla ceza davası niteliğinde olmayan bu tür davaların açılması aşamasında yargı harcı alınmamakta ve yargı harcı hükme konu edilmemektedir. Bu çalışma ile koruma tedbirleri nedeniyle tazminata konu olan ve ağır ceza mahkemelerinde görülen davaların, aksi yöndeki yerleşik uygulama ve doktrindeki hâkim görüşe rağmen, şahsi hukuka ait hakların hüküm altına alınması kapsamında yargı harcına tabi olması gerektiği hususu irdelenmiştir.Öğe The assessment of alternative criminal sanction to short-term imprisonment as "labour For Public Benefit" (TPC art. 50/1-f) for group of age in between 12 and 15 children dragged to crime with regard to age limit of labour(Yeditepe University, 2024) Topçu, Namık Kemal; Ekin, AyşegülChildren are subject to different provisions compared to adults due to their incomplete physical and mental development, their dependency, and their need for protection and education. In this regard, it is seen that many provisions are included in our domestic law and some international conventions to which we are a party. Some of these provisions are related to the age of child labour. Article 50/1-f of the Turkish Penal Code stipulates that the short-term imprisonment sentence imposed on a person may be converted into the alternative sanction of "labour for public benefit". The Court of Cassation accepts that the said alternative sanction cannot be applied to children aged 12-15, as the regulation in Article 71 of the Labour Law No. 4857 (It is forbidden to employ children under the age of fifteen) prevents this. In this study, the issue of whether the provisions regarding the age of labour of the child in our domestic law and in some international conventions to which we are a party constitute an obstacle to the conversion of the shortterm imprisonment sentence imposed on the child dragged into crime to the alternative sanction of "labour for public benefit" is addressed.Öğe Uluslararası münasebetler ve tıbbi ateşe(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2020) Çamyamaç, AnılKüreselleşen dünyada değişik bilimsel alanların birbirleriyle etkileşimine bağımlı olarak uluslararası kamu hukukunda değişim ve gelişim kaçınılmaz olmaktadır. Bu itibarla, son zamanlardaki gelişmeler uyarınca sağlık uluslararası kamu hukuku alanında yeni bir alt dal olarak ortaya çıkmıştır. Türlerin devamının bağlı olduğu sağlık, uygarlığın doğuşundan beri insan hayatı için temel bir etken olarak değerlendirilmektedir. Bu minvalde, devletler sözde küresel sağlık diplomasisini etkileyebilecek sağlık politikalarını küresel olarak geliştirmektedirler. Bu bağlamda, tıbbî ataşeler, hem bireysel olarak devletlerin sağlık politikalarında, hem de küresel olarak küresel sağlık diplomasisinde en etkili araçlardan birisi olarak nitelendirilebileceklerdir. Dolayısıyla, bu makalenin amacı bir devlet misyonunun üyesi olarak tıbbî ataşenin statüsünü kısaca araştırmak olacaktır.Öğe Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliğine ilişkin bir inceleme(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2021) Çınarlı, Serkan; Azak, KerimUzun süreden beri yürürlükte olan disiplin amirleri ve disiplin kurullarına ilişkin yönetmelik yürürlükten kaldırılmış ve yerine Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Yeni yönetmelik ile bazı değişiklikler yapıldığı gibi daha önce yönetmelikte düzenlenmeyen bazı hususlar da yeni yönetmelikte yer almıştır. Özellikle disiplin soruşturması sürecine ilişkin bazı hususlar düzenleme konusu yapılmıştır. Soruşturma sürecine ilişkin bazı hususların bir kısmı Danıştay içtihadı ile oluşmuş usul kuralı iken bir kısmı tamamen yenidir. Bu çalışmanın konusunu da yeni yönetmeliğin genel olarak incelenmesi oluşturmaktadır. Bu kapsamda yeni yönetmelik, Danıştay içtihatları ışığında mülga yönetmelik ile karşılaştırılmış ve bazı görüşlere yer verilmiştir.Öğe Bölge İdare Mahkemelerinin kesin kararları arasındaki ayrılık veya uyuşmazlığın giderilmesi meselesi(Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, 2020) Çınarlı, Serkan; Azak, Kerim7188 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile 7188 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile 2576 sayılı Kanun’un 3/C maddesinde yapılan değişiklik sonrasında bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar arasındaki aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesi görevi İdari Dava Daireleri Kurulu ile Vergi Dava Daireleri Kuruluna verilmiştir. Daha önce bu aykırılık veya uyuşmazlık Danıştay İçtihadları Birleştirme Kurulunca giderilmekte idi. Türk İdari Yargılama Hukuku’nda yeni olan bu müessesenin hukukî niteliğinin belirlenmesi ve ortaya çıkabilecek sorunların değerlendirilmesi ihtiyacı sebebiyle bu çalışma yapılmıştır. Bu kapsamda öncelikle aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesi yoluna neden ihtiyaç olduğu ve ilgili mevzuat hükümleri açıklanmıştır. Sonrasında da aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesi yolunun hukukî niteliğinin belirlenmesine çalışılmış ve bunun için kanun yolları ile karşılaştırması yapılmıştır. Son olarak aykırılık veya uyuşmazlık giderilmesine dair kararın sonuçları değerlendirilmiştir.76 sayılı Kanun’un 3/C maddesinde yapılan değişiklik sonrasında bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar arasındaki aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesi görevi İdari Dava Daireleri Kurulu ile Vergi Dava Daireleri Kuruluna verilmiştir. Daha önce bu aykırılık veya uyuşmazlık Danıştay İçtihadları Birleştirme Kurulunca giderilmekte idi. Türk İdari Yargılama Hukuku’nda yeni olan bu müessesenin hukukî niteliğinin belirlenmesi ve ortaya çıkabilecek sorunların değerlendirilmesi ihtiyacı sebebiyle bu çalışma yapılmıştır. Bu kapsamda öncelikle aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesi yoluna neden ihtiyaç olduğu ve ilgili mevzuat hükümleri açıklanmıştır. Sonrasında da aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesi yolunun hukukî niteliğinin belirlenmesine çalışılmış ve bunun için kanun yolları ile karşılaştırması yapılmıştır. Son olarak aykırılık veya uyuşmazlık giderilmesine dair kararın sonuçları değerlendirilmiştir.Öğe Türkiye'de sosyal belediyecilik uygulamaları ve Bornova Belediyesi örneği(Sivas Cumhuriyet University, 2020) Balcılar, Ayşe Nur; Çınarlı, SerkanSosyal devlet kavramının zayıflamasıyla birlikte belediyeler yol, su, alt yapı, çevre temizliği gibi faaliyetlerinin yanında sosyal yardım ve sosyal hizmet faaliyetleri yaparak oluşan boşluğu doldurmaya çalışmaktadır. Sosyal Belediyecilik küreselleşmenin beraberinde getirdiği birçok soruna çözüm arayışına yerel düzeyde katkı sağlamaktadır. Çalışmamız da Türkiye’de yerel yönetim birimleri, sosyal devlet ve sosyal politika kavramları, Türkiye’de sosyal belediyecilik faaliyetleri ve Bornova Belediyesinin yaptığı sosyal belediyecilik faaliyetleri incelenecektir.Öğe The issue of the violation of the right to a fair trial by criminal proceedings by means of an audio and video information system: Reconsideration of a federal German Constitutional Court decision on extradition(Ankara Barosu, 2025) Duygun, Ahmet Mert; Özyüksel, ÖzgünThe use of videoconferencing in various phases of criminal proceedings is, at first glance, a very effective and useful method in terms of digitalization of the judiciary. Although it is seen, this situation has brought many problems in practice and this has led to the possibility of violations of many fundamental principles of the right to a fair trial that apply to criminal proceedings. This situation not only has consequences in terms of national law, but also leads to disputes in cross-border disputes such as extradition. In this study, based on a violation decision of the Federal German Constitutional Court dated November 18, 2023, the discussions arising from the use of the videoconferencing system in criminal proceedings in terms of the right to a fair trial will be discussed in detail separately in terms of human rights law, constitutional law and criminal procedure law.Öğe Witness issue in the cases of annulment of disciplinary penalties in administrative judiciary in the light of the council of the state's decisions(Selcuk University, 2021) Çınarlı, Serkan; Azak, KerimAccording to the consistent judgments of the Council of State, hearing witness is not accepted in the administrative judiciary. However, the importance of witness is self-evident, especially in action for annulment regarding disciplinary penalties. Because, whether the act that, causes disciplinary penalty has conclusively become reality or not, is mostly revealed as a result of witness statements. Instead of listening to the witnesses directly, the administrative judicial authorities inspect the witness statements heard in the disciplinary proceedings, and cancel the disciplinary penalty in cases such as contradiction in the witness statements or not hearing the witness that should be heard. The fact remains that in some cases, administrations refrain from submitting witness statements to the administrative court. All of these cause problems in terms of both judicial economy and audit of administrative acts. In this context, witness continues to be a problem in action for annulment of disciplinary penalties.Öğe Sağlık Meslek Mensuplarına İlişkin Soruşturma İzni Usülünün Değerlendirilmesi(2023) AZAK, Kerim2022 yılında yürürlüğe giren 7406 sayılı Kanun ile 3359 sayılı Ka- nun’da ve diğer bazı kanunlarda değişiklikler yapılmıştır. 3359 sayılı Kanun’a eklenen madde ile sağlık meslek mensuplarının gerçekleştirdiği tıbbi müdahaleler sebebiyle yapılacak ceza soruşturmalarında izin alın- ması usulü öngörülmüştür. Aslında kamu görevlisi olan sağlık meslek mensupları için geçerli olan izin usulü, özel sektörde çalışan sağlık mes- lek mensuplarını da kapsar biçimde genişletilmiştir. Bunun haricinde kamu görevlileri için öngörülen izin usulünden bazı yönlerde farklılaşan düzenlemeler de yapılmıştır. Bu düzenlemelerden en dikkat çekeni ise izin vermeye yetkili makam olarak öngörülen Mesleki Sorumluluk Ku- ruludur.Öğe Yeniden birleşme (wiedervereinigung) sonrasında Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ndeki kamu görevlilerinin arındırılmasının (lustration) insan hakları ve hukuk devleti açısından değerlendirilmesi(2022) Duygun, Ahmet MertBu?yu?k toplumsal dönu?şu?m ve siyasal rejim değişimlerinin yaşandığı dönemlerin kaçınılmaz sonuçlarından birisi de geçmişle yu?zleşme su?reci ve geçiş dönemi adaletidir. Geçmişle yu?zleşmenin araçlarından en önemlilerinden birisi de idari teşkilatın yeniden yapılandırılması aşamasında, insan hakları ihlaline yol açan kamu görevlilerinden devletin arındırılmasıdır. Bunun en önemli örneklerinden birisini de 1990 senesinde Demokratik Almanya Cumhuriyeti ve Federal Almanya Cumhuriyeti’nin birleşmesi sonrasında yaşanan arındırma su?reci(lustration) oluşturmaktadır. İşte bu çalışmada bu su?reci doğuran olaylar, arındırma faaliyetlerinin pozitif hukuktaki kaynakları, idare tarafından uygulanması ve yargı kararlarında bu arındırma faaliyetlerine yönelik değerlendirmeler tu?m yönleriyle ele alınacak ve karşılaştırmalı hukuk ışığında Federal Almanya Cumhuriyeti’nde 1990 senesi sonrasındaki arındırma faaliyetlerinin hukuk devleti ile ne ölçu?de bağdaştığı tartışılacaktır.Öğe Türk ceza hukukunda haksızlık yanılgısı (TCK m. 30/4)(2022) Sümer, Arif EmreCezalandırma yoluna gidilebilmesi için suç işleyen kişinin haksızlık bilincine sahip olmasının gerekliliği, kusur ilkesinin bir sonucudur. Haksızlık bilinci, suç işleyen kişinin, işlediği fiilinin hukuk düzeni ile çatışma hâlinde olduğunu bilmesidir. Algılama yeteneğine sahip olan kişinin kural olarak haksızlık bilincine de sahip olduğu kabul edilmektedir. Bazı durumlarda fail, fiilinin hukuk düzeni tarafından tasvip edildiği hususunda hataya düşebilmektedir. Burada suçun maddi unsurları üzerinde bir hata söz konusu olmayıp, fiili hukuka aykırı kılan hukuk normu üzerinde hataya düşülmektedir. TCK m. 30/4, söz konusu hatanın kaçınılmaz olduğu durumları “haksızlık yanılgısı” adı altında kusurluluğu kaldıran bir sebep olarak düzenlemiştir. Bu çalışmada, son derece sınırlı hâllerde uygulama kabiliyetini haiz olan haksızlık yanılgısı kurumu ana hatlarıyla incelenmeye çalışılacaktır.Öğe Siyasi partiler hakkında uygulanan devlet yardımından yoksun bırakma yaptırımının hukuki niteliği(2021) Sümer, Arif Emre; Öztürk, İlhamiAnayasa’da da ifade edildiği gibi siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdırlar. Bugün için, siyasi partilerin mevcut olmadığı ve bunların adil bir seçim sistemi ile iktidar yarışına girmediği bir ülkede demokrasinin varlığından bahsedilemez. Ancak siyasi partilerin demokratik siyasi hayat bakımından arz ettiği önem, bunların her hâl ve şart altında faaliyetlerini sürdürebilecekleri anlamına gelmemektedir. Zorunlu bazı hâllerde siyasi partilerin kapatılması demokrasi ilkesini ihlal etmez. Nitekim Anayasa’nın 69’uncu maddesinde siyasi partilerin bazı yasak eylemleri işlemesi kapatılma sebebi olarak öngörülmüştür. Bu maddeye 2001 yılında eklenen bir hüküm ile işlenen fiillerin ağırlığı göz önünde bulundurularak, siyasi partiler hakkında kapatma kararı yerine Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma kararı verilebilmektedir. Görüldüğü üzere bu yaptırım parti kapatma yaptırımına bir alternatif olarak öngörülmüştür. Hukukumuzda siyasi parti kapatma kararlarının hukuki niteliği tartışmalı olduğu gibi, bu yaptırıma alternatif olarak öngörülen Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma yaptırımının hukuki niteliğinin ne olduğu hususu da aydınlatılmaya muhtaçtır. Çalışmamızda siyasi partiler hakkında uygulanan Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma yaptırımının hukuki niteliği analiz edilecektir.Öğe Salgın hastalıkların toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına etkisi(2021) Duygun, Ahmet MertTüm dünyayı 2019 Aralık ayından beri etkileyen COVID-19 pandemisi; çok sayıda temel hakkın kullanımına müdahale edilmesine yol açmış, temel haklar rejimine ilişkin tüm tartışmalara yeni bir boyut getirmiştir. Salgının etkilediği temel hakların başında, kullanımı bulaş riskini yüksek derecede artıran toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gelmektedir. Ancak salgının süresinin sanılandan uzun sürmesi, yaşam hakkı ve genel sağlığın korunması amaç-ları için dahi olsa demokratik toplumun yapıtaşı olan bu hakkın kullanımının ne ölçüde sınırlandırılabileceğinin daha detaylı bir şekilde irdelenmesini zorunlu kılmıştır.Öğe Karşılaştırmalı hukuk bağlamında alternatif uyuşmazlık çözüm usulleri ve ülkemizde uygulanabilirliği(2022) Çınarlı, Serkan; Azak, KerimGünümüz hukuk sistemlerinde, uyuşmazlık çözümü için yargı yolu dışında çeşitli alternatif uyuşmazlık çözüm usulleri öngörülmüştür. Özel hukuk alanında öngörülen alternatif uyuşmazlık çözüm usulleri, zaman içerisinde idare hukuku bakımından da tartışılmış ve idari uyuşmazlıklar için de bu usuller uygulanmaya başlanmıştır. Nitekim kısmen de olsa Türk İdare Hukuku’nda da bazı alternatif uyuşmazlık usullerine yer verilmiştir. Bu çözüm usulleri, etkin ve işler olmaktan uzak kalmıştır. Bu çalışmada da karşılaştırmalı hukuk bağlamında alternatif uyuşmazlık çözüm usulleri in- celenmiş ve ülkemizde uygulanabilirliği tartışılÖğe Kamu sağlık çalışanlarına karşı açılan rücu davalarında organizasyon kusuru nedeniyle hakkaniyet indirimi(2022) Azak, Kerim; Çınarlı, Serkan; Döner, Munise Seray GöncüKamu sağlık çalışanlarının yetkilerini kullanırken kusurları ile neden oldukları zararlar dolayısıyla sadece idare aleyhine idarî yargıda tam yargı davası açılabilir. Tam yargı davasında aleyhine tazminata hükmedilmiş olan idare, ödemiş olduğu tazminatı ilgili kamu sağlık çalışanına kusuru oranında rücu edecektir. İdarenin kamu sağlık çalışanı aleyhine açacağı rücu davaları ise adlî yargıda görülmekte olup yetkili asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır. Rücu davasına bakmakta olan mahkeme öncelikle tarafların kusur oranlarını tespit etmelidir. Kusur oranlarına göre tespit edilmiş olan tazminat miktarından hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği Yargıtay uygulamalarında kabul görmektedir. Yargıtay kararlarında hakkaniyet indirimi yapılırken sağlık hizmetlerinin sunumunda söz konusu olan organizasyon kusurlarının da değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Organizasyon kusuru, sağlık hizmetinin kötü işlemesi, sağlık hizmetinin geç işlemesi ve sağlık hizmetinin hiç işlememesi gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır. Doküman inceleme yöntemi ile ele alınan bu çalışmada ilgili Kanuni düzenlemeler ve Yargıtay kararları doğrultusunda, kamu sağlık çalışanları aleyhine açılan rücu davalarında, organizasyon kusuru nedeniyle hakkaniyet indirimi uygulanması detaylı şekilde ele alınmaya çalışılmıştır.Öğe İdarî işlem kavramının tanımlanmasında ölçütler sorunu(2022) Bilgin, Fehmi Kerem; Süslü, Güvenİdarenin faâliyeti eylemler ve hukukî sonuçlar yaratma iradesini ifâde eden işlemler vâsıtasıyla gerçekleşir. İdare faâliyetinin etkili sûrette yürütülmesi için idarenin eylemlere girişmesi bir zorunluluktur. Bununla beraber idare faâliyeti büyük ölçüde idarî işlemler temelinde yürütülür. Dolayısıyla idarî işlem kavramının tanımlanması idare faâliyetinin yürütülüş tarzını anlamak kadar yönetilenlerin haklarının idarî yargı yoluyla korunması açısından önem arz eder. İdarî işlem kavramı öncelikle işlemi yapan makamın idarî niteliğiyle açıklanabilir. Ancak kavramın kapsamının tespitinde bu yaklaşımın yetersiz kalması, işlevsel bir ölçütün dikkate alınmasının yanında, idarî işlemlerin kamu gücü ayrıcalıklarına dayanma özelliğinin açıklanmasını gerektirir. Bu doğrultuda makale idarî işlemlerin teşhisi için yargı mercileri tarafından hangi ölçütlerin kullanıldığını ve bu ölçütlerin nasıl uygulandıklarını açıklayarak idarî işlem kavramının genel bir tanımına ulaşmayı amaçlamaktadır.Öğe Dünya Sağlık Örgütünün hukuk yaratma gücünün üye devletlerin iç düzenlerine etkisi hakkında genel bir değerlendirme(2022) Çamyamaç, AnılSağlık gibi ciddî bir başlık devletlerin yaşamlarında sadece uluslararası çerçevede değil aynı zamanda iç düzen çerçevesinde de hayatî rol oynamaktadır. Zira devletler vatandaşlarının yanı sıra aynı zamanda uluslararası toplumun da bir bütün olarak genel sağlığını koruma ödevine sahiptir. Bunu yaparken ise, uluslararası işbirliği kesinlikle zarurîdir. Bu işbirliği, ilgili alanda, yâni sağlık alanında Birleşmiş Milletlerin uzmanlık kuruluşu teşkil etmesinden ötürü, temel olarak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlanmaktadır. Bu basit nedenden dolayıdır ki, Dünya Sağlık Örgütü kanun koyucu yetkilerle donatılmıştır. Bu bağlamda, Dünya Sağlık Örgütünün, sırasıyla, uluslararası sözleşmeler veya anlaşmalar, tüzükler ve tavsiyeler şeklinde üç normatif yetkisi bulunmaktadır. Bunlardan ilk ikisi, ilke olarak, üye devletler için bağlayıcı güçtedir. Tavsiyeler şeklindeki sonuncusu ise, fark edileceği üzere, bu tür bir etkiye sahip değildir. Her halükârda, üye devletler, en azından ilkesel bağlamda, tüm bu kurallara uymak zorundadır. Böylelikle, bu çalışmanın ana amacı Dünya Sağlık Örgütünün normatif kurallarının iç düzene etkilerini kısaca araştırmaktan ibarettir.Öğe Anayasa M.38/7 bağlamında ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin kabahatler ve disiplin suçlarında uygulanabilirliği(2021) Canoğlu, Veysel CandanModern ceza hukukunun temel ilkelerinden birisi olan ceza so - rumluluğunun şahsiliği ilkesine göre kişi, ancak kendi icrai ya da ihmali şekilde gerçekleşen hareketinin neden olduğu neticeden do- layı sorumlu tutulabilmektedir. Buna göre üçüncü kişilerin işledik - leri fiillerden dolayı bir kişinin sorumlu tutularak cezalandırılması mümkün değildir. Türk Hukukunda da benimsenen ceza sorumlu- luğunun şahsiliği ilkesi Anayasa m.38/7’de açık bir şekilde düzen - lenmektedir. Bu hüküm bağlamında ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin suçların yanı sıra kabahat ve disiplin suçlarında da uygu-lanabilir olup olmadığı, uygulanabilir olması halinde ise ne şekilde uygulanacağı hususu oldukça belirsiz ve tartışmalı olup gerek dokt- rin gerek yargı mercileri bakımından farklı görüş ve uygulamalar bu- lunmaktadır. İşte, birey açısından büyük bir güvence oluşturan ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin uygulama alanının net bir şekilde belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda çalışmamızda Ana- yasa m.38/7’de düzenlenen ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin kabahat ve disiplin suçlarında uygulanabilirliği konusu ele alınarak net bir sonuca varılması amaçlanmaktadır. Çalışmamızda ilk olarak kabahat ve disiplin suçu kavramları genel olarak açıklanmakta ar - dından ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin kapsamına ilişkin doktrindeki görüşler ve yüksek yargı mercilerinin kararlarına yer verildikten sonra görüşümüz açıklanmaktadır.Öğe Yükseköğretim personeli hakkındaki şikayetler üzerine verilen ceza soruşturması açılmaması kararlarının hukuki niteliği ve yargısal denetimi(2022) Öztürk, İlhami; Sümer, Arif EmreYükseköğretim personeli hakkında, görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada suç işledikleri iddiası içeren şikâyetler üzerine yapılacak olan ceza soruşturması; genel soruşturma ve kovuşturma hükümlerini içeren Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre değil, Yükseköğretim Kanunu’nun 53/c maddesinde düzenlenen özel hükümlere göre yürütülmektedir. Yükseköğretim Kanunu’nun 53/c maddesinin önceki hâli uyarınca, yükseköğretim personelinin işlediği ileri sürülen suçlar hakkında yetkili makamlarca doğrudan soruşturma başlatılmakta iken, anılan maddede 2/12/2016 tarih ve 6764 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucunda idari mercie soruşturma açmama yönünde karar verme noktasında takdir yetkisi tanınmıştır. Bu çalışmada, yükseköğretim personeli hakkında, suç işledikleri iddiasıyla yapılan şikâyet ya da ihbarlar üzerine herhangi bir soruşturma açılmasına gerek olmadığı yönünde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/c maddesi uyarınca verilen kararların hukuki niteliği ve bu kararların yargısal denetiminin nasıl yapılacağı hususu irdelenmiştir.Öğe Bir uluslararası hukuk müessesesi olarak uluslararası örgütler arasında ardıllık(2022) Çamyamaç, AnılUluslararası örgütler hukukunun en önemli merak uyandıran alanlarından biri devletler arasındaki ardıllık olmaktadır. Devletlerle mukayese edilirken her ne kadar hukuk kişiliklerinin tanınması yeni bir fenomen olsa da uluslararası örgütlerin uluslararası hukuk düzleminde sınırlı faaliyet ve hizmet görmeleri söz konusudur. Bunu yaparken de, uluslararası hukuku kullanmakta ve bu alışve-rişin bir sonucu olarak aralarında devletlerin ardıllığı kuralları da dâhil olmak üzere uluslararası hukuk kurallarının ihtiyaç ve yeteneklerine hizmet edecek şekilde uyarlanmaları gerekmektedir. Çok karmaşık yapısı sebebiyle devlet ardıllığı uluslararası hukukun en belirsiz alanı olarak mütalâa edilmektedir. Böylelikle, bu kadar karmaşık bir alanı özünde çok geniş bir çalışmayı zarurî kılan bir başka alana taşımanın çok zor bir iş olduğu farz edilebilecektir. Ancak, bu kısa makalede bu denli geniş bir çalışma söz konusu edilmeyecektir. Bu bağ-lamda, bu kısa çalışmada bizim amacımız sadece uluslararası örgütler arasında ardıllığın var olduğunun ve uluslararası örgütler hukukunun bir konusu olarak tanınması için kısaca içeriğinin ve hukukî statüsünün ortaya konulmasından ibarettir.