Psikoloji Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Review of the opinions of vocational high school teachers, students, and administrators on the ınteractive whiteboard1(2020) Aykat, Şükrü; Günüç, SelimThe primary aim of this study is to determine whether there was a difference in teachers' levelsof interactive whiteboard usage, their self-efficacy, and opinions before and after the Use ofTechnology in Education Course (UTEC) in vocational high schools where FATIH project wasimplemented. Research participants constituted of teachers and school administrators, andstudents attending Telkari Vocational and Technical Anatolian High School in whichinteractive whiteboard installation was made within the framework of FATIH project in Midyatdistrict of Mardin province and who attended UTEC training in the 2015-2016 academic year.In this study, a mixed research method model was used. Data were collected through scale,survey and semi-structured interview forms. Quantitative data were analyzed by mean and ttest, and qualitative data were analyzed by content analysis. In conclusion of the study, it wasobserved that there was no significant change in the self-efficacy of teachers using interactivewhiteboard and their level of using interactive whiteboard after UTEC training. Furthermore,it was observed that teachers were unable to develop materials for the interactive whiteboardbefore UTEC training, and after the UTEC training, they were able to prepare materials in part.This fact has revealed that the UTEC training content was not sufficient in materialdevelopment for the interactive whiteboard. The students, on the other hand, indicated that theypreferred the courses used on the interactive whiteboard and asked the teachers to continueusing the interactive whiteboard. Participant students indicated that interactive whiteboardfailures also adversely affected the lesson. Teachers, students, and school administratorsreported that use an interactive whiteboard in the course increased student success andpositively affected interest and participation in the course.Öğe Psychometric qualities of medical outcomes study social support survey (MOS-SSS) in turkish culture(2019) Bozo, Özlem; Yılmaz, TuğbaThe effect of social support has been investigated in numerous studies. Indeed, studies showedthat social support is associated with health in many ways. As accepted, structural and functionalsupport are distinct types of social support. The MOS Social Support Survey is an assessment toolthat includes items measuring both types of social support. The MOS Social Support Survey waslinguistically adapted to Turkish by translation and back-translation process. The study included apre-test (N = 241) and a post-test (N = 99) conditions with one-month interval. The questionnaireset included a demographic information form, the MOS Social Support Survey, U.C.L.A. LonelinessScale, Symptom Checklist 90-Revised, Multidimensional Scale of Perceived Social Support, andInventory of Socially Supportive Behaviors. Factor analysis confirmed the fit of the 4-factormodel. While the internal consistency reliability of the whole scale was .96, the test-retestreliability was .73. The internal consistency reliabilities of the subscales ranged between .58 and.73. As an indicator for the divergent validity, the scale was negatively correlated with U.C.L.ALoneliness Scale (r = -.65, p < .01) and SCL-90-Revised (r = -.276, p < .01). For the convergentvalidity, the MOS Social Support Survey was correlated positively with MSPSS (r = .657, p < .01)and ISSB (r = .404, p < .01). The results of the study indicated that Turkish adaptation of the MOSSocial Support Survey has satisfactory reliability and validity values..Öğe The relationship between traffic sign comprehension and risky traffic behaviors(2021) Alkan, Havva Nur; Solmazer, Gaye; Tekeş, BurcuThe current study investigates the relationship between risky traffic behaviors and traffic sign comprehension (TSC). It is hypothesized that, as traffic sign comprehension increases, unsafe traffic behaviors decrease. The data were collected online through Qualtrics from 275 participants, 177 of whom were drivers. The questionnaire package included 25 open-ended traffic sign questions, Pedestrian Behavior Scale, Mini-Driver Behavior Questionnaire with 3 additional aggressive violation items, and a demographic information form. The results indicated that TSC was significantly related to reported driver errors and lapses after controlling for age and gender. In addition, pedestrian-related TSC was significantly related to reported pedestrian transgressions, lapses, aggressive behaviors, and positive behaviors after controlling for age, gender, driver's license, and driving experience. Generally, the results were consistent with the expectations: the better that road users (drivers and pedestrians) understand traffic signs, the fewer drivers and pedestrians reported unsafe behaviors (errors and lapses for drivers; transgressions, aggressive behaviors, and lapses for pedestrians), and the more pedestrians reported positive behaviors. This finding can be explained by the fact that as the need of people to understand traffic signs increases, they avoid behaviors that will lead to accidents in traffic. For this reason, it can be predicted that comprehensively introducing children to traffic signs from an early age will contribute positively to road safety.Öğe Kurgu seviyesi kuramı perspektifinden sosyal uzaklığın etkisi: öz-şefkatin rolü(2022) Özkan, Türker; Solmazer, GayeBu çalışmanın amacı, Kurgu Seviyesi Kuramı (KSK) çerçevesinde, öz-şefkatin sosyal olarak uzak veya yakın olayları kurgulama üzerindeki etkisini incelemektedir. Öz-şefkat puanları arttıkça, kendileri için seçim yapan kişilerin düşük seviye özelliklere, bir başkası için öneride bulunan kişilerin ise yüksek seviye özelliklere verdiği önemin azalacağı hipotezi öne sürülmektedir. Bu çalışmada Öz-Şefkat Ölçeği, Davranış Tanımlama Formu, ödev partneri seçme görevi kullanılmıştır. Seçkisiz olarak iki koşuldan birine atanan katılımcılardan ya kendileri için bir ödev partneri seçmeleri ya da diğer bir kişi için bir ödev partneri önermeleri istenmiştir. Ayrıca olası iki partnerin bazı özelliklerinin öneminin değerlendirilmesi de istenmiştir. Bu çalışmanın örneklemini toplam 187 öğrenci (107 kadın, 80 erkek; Ortyaş =22.37, Syaş= 3.10) oluşturmaktadır. Karma varyans analizi sosyal uzaklığın kurgu seviyesi üzerindeki etkisinin beklenmeyen yönde olduğunu göstermektedir. Daha açık bir şekilde, bireylerin kendileri için ödev partneri seçtiği koşulda, yüksek seviye özelliğin öneminin, düşük seviye özelliğin önemine kıyasla, anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ancak, bir başkası için öneride bulunma koşulunda anlamlı bir fark bulunmamıştır. Dolayısıyla, bu çalışma genel olarak KSK'nin önermelerine destek sağlayamamıştır. Bootstrap analizi, öz-şefkat ve sosyal uzaklığın düşük seviye özelliğin önemi üzerindeki etkileşim etkisinin anlamlı olduğunu göstermektedir. Ayrıca, regresyon analizi, öz-şefkat ile kişilik özelliği kurgu seviyesi arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Bu çalışmanın öz-şefkat ile kurgu seviyesi arasındaki ilişkiye ilişkin ön bulgu sunduğu tartışılabilir.Öğe Çevrimiçi alışveriş bağımlığı ölçeğinin Türkçe psikometrik özelliklerinin incelenmesi(2022) Yılmaz, Tuğba; İkiz, Gizem; Avcı, Furkan MertcanAmaç: Günümüzün en önemli problemlerinden biri olan çevrimiçi davranışsal bağımlılıklar araştırmacılar tarafından ölçülmeye çalışılmaktadır. İnsanların çevrimiçi alışveriş yapma şekli ve tutumları da bu bağlamda araştırılmaktadır. Bu çalışmada çevrimiçi alışveriş bağımlılığını ölçmek amacıyla geliştirilmiş olan bir ölçek olan Online Shopping Addiction Scale (OSA)’nın Türkçeye çeviri, uyarlanma ve geçerlik ve güvenirlik çalışmalarının yapılması amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışma süresince bir ay ara ile iki farklı zaman diliminde ölçüm gerçekleştirilmiştir. İlk olarak 324 katılımcıya Çevrimiçi Alışveriş Bağımlılığı Ölçeği (ÇABÖ), Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma Ölçeği ve Young İnternet Bağımlılığı Ölçeği-Kısa Form uygulanmıştır. İkinci ölçümde ise ilk ölçümlere katılan 110 katılımcıya Çevrimiçi Alışveriş Bağımlılığı Ölçeği uygulanmıştır.Bulgular: Orijinalinde altı faktörlü bir ölçek olan ÇABÖ’nün Türkçe uyarlamasının ilk iki faktörün (belirginlik ve tolerans) birleşmesiyle beş faktörde toplandığı bulunmuştur. Ölçeğin iç tutarlık katsayısı .92, test tekrar-test güvenirliği .79 olarak bulunmuştır. Ölçeğin beş alt faktörünün iç tutarlık katsayılarının .40-.88 arasında değiştiği bulunmuştur. ÇABÖ’nün eş geçerliliği Young İnternet Bağımlılığı Ölçeği Kısa Form ve Kompulsif Çevrimiçi Satın Alma Ölçeği ile test edilmiş ve anlamlı sonuçlar elde edilmiştir.Sonuç: Araştırmanın sonuçları Çevrimiçi Alışveriş Bağımlılığı Türkçe uyarlamasının geçerli ve güvenilir olduğunu göstermektedir.Öğe Cognitive, emotional, behavioral and physiological evaluation of the relationship between brain and gut microbiota(2022) Günüç, Selim; Şendemir, AylinBu araştırmanın amacı, bağırsak mikrobiyotasının; beyin fonksiyonlarında, depresyon, kaygı ve davranışsal bağımlılıklar gibi duygu durum ve psikiyatrik bozukluklarda, nörotransmiter düzeylerinde, özkontrol, karar verme ve haz erteleme gibi bilişsel süreçlerdeki etkisini incelemektir. Bu bağlamda ilgili literatür taranmış ve bulgular değerlendirilmiştir. Literatür incelemeleri sonucu ulaşılan beyin-bağırsak ekseni arasındaki çift yönlü iletişimin bilişsel, duygusal, davranışsal ve fizyolojik süreçlerle ilişkileri bir diyagram ile açıklanmıştır. Sonuç olarak, bu konuda daha çok araştırmaya ihtiyaç olunmasına karşın, beyin-bağırsak ekseninin nöral, stres, endokrin ve bağışıklık sistemleri üzerinden çift yönlü olarak kurulduğu görülmüştür. Bu çift yönlü iletişim sürecinde bilişsel, duygusal, davranışsal ve diğer fizyolojik faktörler bağlamında etkileşimler bulunmaktadır. Bu faktörlerin hem ayrı ayrı beyin ve bağırsak mikrobiyotasıyla çift yönlü ilişkilere girdiği hem de beyin-bağırsak arasındaki çift yönlü iletişimden etkilendiği sonucuna varılmıştır.Öğe Comparison of parental attitudes before and during the COVID-19 pandemic(Moscow State Univ Psychology & Education, 2022) Atli, Sibel; Günüç, SelimThe goal of this study was to investigate changes in parental attitudes and family variables during the COVID-19 pandemic.Survey methodology was employed to collect the data; the questionnaires included a family information form prepared by the researchers and the Parental Attitude Research Instrument (PARI), used to examine changes in parental attitudes related to the pandemic. The initial data, collected immediately before the outbreak of COVID-19, were compared with data gathered in May 2020, by which time the pandemic had already spread throughout Turkey.The research sample included 119 mothers with preschool children aged 5-6 years enrolled in four public schools.Our findings indicated that changes in family life and parental attitudes occurred during the pandemic. While scores measuring the two PARI subscales of dependency and egalitarianism and democratic attitudes increased, the scores for rejection of the homemaking role and strictness and authoritarianism decreased. According to the multivariate analysis of covariance (MANCOVA) results, there was a statistically significant difference between the time measurements (taken before and during the pandemic) with respect to the combined dependent variables of egalitarianism and democratic attitudes and strictness and authoritarianism, even after controlling for the demographic variables.Öğe Does interpersonal sensitivity and paranoid ideation predict nomophobia: an analysis with a young adult sample(Springer, 2021) Yılmaz, Tuğba; Bekaroğlu, EceNomophobia has been studied extensively due to its negative effects on human health and psychology. In terms of clinical psychology, nomophobia has been linked consistently to depression and anxiety. Studies also investigated whether it is a dependency, an impulse control problem, an obsession or a phobia; however, no clear clinical representation was confirmed. Although it was proposed to be added as an official diagnosis to DSM-5, these attempts were inconclusive. In this study, nomophobia was examined clinically by SCL-90 factors. A hierarchical regression analysis was performed by controlling anxiety, depression, phobia and obsessions by putting them in the first step. At the next step, paranoid ideation was entered while interpersonal sensitivity was introduced at the last step. The variables were assigned according to the steps according to their connections confirmed by the literature, the correlation coefficients and beta weights obtained in the current study. The hierarchical regression analysis confirmed that after controlling anxiety, depression, phobia and obsessions, nomophobia is explained by interpersonal sensitivity. Paranoid ideation is also an important variable in step 2, but it lost its significance in the last step. Nevertheless, it was thought that what makes people sensitive to interpersonal issues is a kind of fear of missing out others' experiences (FoMO) which is related to nomophobia. This fear of missing out might prepare people to constantly check on mobile phones thinking paranoid about what they might have been missing or deprived of. Clinical implications and limitations were discussed.Öğe Victimology from clinical psychology perspective: psychological assessment of victims and professionals working with victims(Springer, 2021) Yılmaz, TuğbaVictimology concerns victims of various traumas from accidents, disasters, assaults to wars. Survivors of trauma are also an area in clinical psychology since it is interested in the assessment and diagnosis of psychopathology and psychotherapy. Stress and mental health are intertwined; increased stress results in difficulties in feeling, thinking and behaving. The stress symptoms are an intrusion, avoidance, negative cognitions and mood, and arousal and reactivity. A trauma survivor might develop post-traumatic stress disorder. Healing trauma is so comprehensive that many professionals work from different aspects. From attorneys to mental health workers, many professionals deal with the aftereffects of trauma. Engaging with details of the trauma endangers not only the victims but also the professionals working with the victims. These professionals end up having psychological effects such as secondary trauma, vicarious trauma, compassion fatigue, countertransference and occupational burnout. Trauma has serious effects on its victims but not all effects are negative and paralyzing. Trauma victims might change their priorities in a way that they report more personal control over their life. This phenomenon is called posttraumatic growth. The paper aims to collaborate victimology with clinical psychology by highlighting psychopathology and psychological assessment.Öğe Understanding the mental health implications of emotion regulation: A journey through authenticity(2020) Yücel, Emine; Karanfil, Derya; İnan, EminePeople utilize specific emotion regulation (ER) strategies to exert control over their emotions. Some of those strategies are beneficial for psychological well-being, whereas others are detrimental to it. Identifying the working mechanisms of ER can be helpful to better understand its mental health implications. Particular ER strategies which interfere with one's natural emotional responses might lead people to conclude that they are not performing their authentic selves. However, other ER strategies can be useful in keeping one’s authenticity intact. Given its importance for psychological well-being as well, the current study examined authenticity as a mediatory mechanism in explaining the link between the habitual use of certain ER strategies and negative psychological symptoms. Participants were 391 university students (294 females) with a mean age of 21.5 (SD = 2.22). Reappraisal, suppression, and enhancing positive affect among ER strategies were included as predictor variables into the tested path model. Psychological ill-being was tested as the outcome variable, and it was computed on the basis of the participants’ positive affect (reverse-coded), negative affect, depression, and stress levels. Trait authenticity was included as the mediator variable. The proposed model revealed a good fit to data, and the results suggested full support for the study predictions. Reappraisal negatively predicted psychological ill-being by leading to an increase in the authenticity levels. However, suppression intensified the negative psychological symptoms by lessening authenticity. Moreover, enhancing positive affect diminished psychological ill-being by fostering authenticity. Additionally, the mediating roles of specific authenticity dimensions were tested within the same model. Accordingly, 2 components of authenticity (i.e., self-awareness and autonomous behavior) mediated the relationship between ER and mental health. In the light of the present findings, it can be said that various ER strategies, which lead people to behave in accordance with their true selves, are protective in terms of psychological health. Further implications, limitations, and suggestions for future studies were discussed.Öğe Whose gaze is more objectifying? An experimental study of college women's state self - objectification, body shame, negative mood, and body dissatisfaction(Univ Studi Messina, 2019) Yılmaz, Tuğba; Bozo, ÖzlemObjectification theory posits that women internalize males' sexualizing gaze upon them and pay more attention to their appearance than to their feelings. To date, the literature has focused on the differences that males and females arouse in objectification experiences of women. In the current study, a tripartite comparison of the effects of self-gaze, female gaze, and male gaze upon women's self-objectification, body dissatisfaction, body shame, appearance anxiety, and negative mood was made with Turkish college women. The study utilized a 3x2 repeated measures factorial design with six different imagined scenarios comprised of three types of gaze (self, female, and male) and two types of clothing (swimsuit, and sweater and jeans). All dependent variables were significantly affected by clothing type. Body shame, negative mood, appearance anxiety, and state SO were significantly affected by the type of gaze. Interaction effects were significant for body dissatisfaction and negative mood.Öğe Çocukların dijital oyun bağımlılığına göre aile profillerinin belirlenmesi(2020) Yiğit, Emrullah; Günüç, SelimBu çalışmadaçocuklarındijital oyun bağımlılığına göreaile profillerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Bu nedenleilk olarak çocuklaradijital oyunbağımlılığı ölçeği uygulanmış veçocuklarındijital oyun bağımlılığıdüzeyleri belirlenmiştir. Ayrıca dijital oyun bağımlılığı ölçeği sonucuna göre; oyun bağımlılık puanları en yüksek olan çocuklarınebeveynleri ile oyun bağımlılık puanları en düşük olan çocuklarınebeveynlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yoluyla nitel veriler toplanmıştır.Çalışmanınörneklemini; 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılıbahar dönemindeVan ili Merkez ilçesinde bulunan özel bir kolejin ortaokulunda(5., 6., 7. ve 8. sınıflar) eğitim gören çocuklarile bu çocuklarınebeveynleri oluşturmuştur.Çalışmadakarma yöntem kullanılmıştır. Çocuklarındijital oyun bağımlılığıdüzeylerini betimlemeye yönelik toplanan veriler çalışmanınnicel boyutunu; çocukları dijital oyun bağımlısı olan ebeveynler ile çocukları dijital oyun bağımlısı olmayan ebeveynlerle yapılan görüşmeler ise çalışmanınnitel boyutunu oluşturmuştur. Nicel verilerin analizinde betimselistatistikler,iki aşamalı kümeleme analizivedoğrulayıcı faktör analizi kullanılmış, nitel verilerin analizinde ise içerik analizi kullanılarak alt tema ve ana temalar oluşturulmuştur.Bulgular doğrultusunda iki grup karşılaştırılmıştır.Çocukların dijital oyun bağımlısı olup olmamasında ailenin kalabalık yapısı, aileiçerisindeki kural ve sınırlar, anne veya babanın çocukla ilgilenme durumu, ailece yapılan sosyaletkinlikler, teknoloji ve zararlarına ilişkin farkındalık gibi bazı faktörlere ulaşılmıştır.Öğe The Sinner Dizisinin travma sonrası stres bozukluğu bağlamında çözümlenmesi(2019) Yılmaz, TuğbaBu çalışmada “The Sinner” isimli sekiz bölümden oluşan dizi klinik psikoloji bakış açısı ile çözümlenmiştir. Dizinin başrol oyuncusu Cora bir cinayet işler ve dedektif Harry bu cinayetin soruşturmasını yürütür. Dedektif Harry, Cora’nın travmatik bir yaşantısı olduğundan ve bu cinayetin bu travma ile ilgili olduğundan şüphelenir. Cora’nın ailesini ve erken dönem yaşantılarını araştırdığında Cora’nın da tam olarak hatırlayamadığı bir dönem olduğunu öğrenir. Bu dönemi aydınlatmanın cinayeti de aydınlatacağına inanan dedektif Harry, Cora’nın hiç istemediği olaylara maruz kaldığını ve bu olayları amnezi nedeni ile hatırlayamadığını öğrenir. Bu bağlamda bu çalışmada çözümlenen konular arasında psikolojik travmanın belirlenmesi ve vaka formülasyonu, aile dinamikleri ve kardeş ilişkileri, maddenin kötüye kullanımı, travmanın psikolojik sağaltımı, hasta ve terapist iş birliği yer almaktadır. Çözümleme yapılırken dedektif Harry psikoterapist, Cora ise hasta olarak ele alınmıştır. Dizinin işlenen konular gereği klinik psikoloji eğitimine nasıl katkıda bulunacağı sonuç kısmında tartışılmıştır.Öğe Klinik psikoloji bağlamında kadına yönelik aile içi şiddetin değerlendirilmesi: Kadın, çocuk ve meslek elemanlarının psikolojisi üzerine bir gözden geçirme çalışması(2019) Yılmaz, Tuğba; Karakuş, CansuKadına yönelik aile içi şiddet ulusal ve uluslararası alan yazında çok boyutlu olarak incelenmekteolan bir travmatik (örseleyici) bir yaşantı ve bir halk sağlığı sorunudur. Bu alanda çalışmakta olan birçokmeslek grubunun arasında psikologlar da yer almaktadır. Kadına yönelik aile içi şiddetin sınıflandırılması,yaygınlığının ve risk etmenlerinin belirlenmesi bu alanda yapılan çalışmaların güçlendirilmesine faydagösterebilir. Bu alanda görev alan psikologlar ve diğer meslek elemanlarının risk altında olduğu ikinciltravmatik stres, temsili (üstlenilmiş) travma, merhamet yorgunluğu ve mesleki tükenmişliğin ne olduğununanlaşılması ve bu deneyimlerin nasıl geliştiğinin ele alınması meslek elemanlarının güçlendirilmesini veolumsuz yaşantılara karşı korunmasını sağlayabilir. Kadına yönelik şiddetin kadın ve çocuklar üzerindekietkilerinin araştırılması travma mağdurlarının hem fiziksel hem de psikolojik olarak nelerle karşılaştığınınbelirlenmesini amaçlamaktadır. Bu bilgilerin güncel halinin ele alınması, kadına yönelik aile içi şiddetalanındaki travma mağdurlarının ve bu alanda çalışan meslek gruplarının deneyimlerinin belirlenmesine, budeneyimlerde ortaklıkların olup olmadığının değerlendirilmesine, tedavi ve destek çalışmalarında yapılabilecek müdahalelerin psikolojik boyutunun ele alınmasına katkıda bulunabilir. Bu çalışmada güncel ve ağırlıklıolarak Türkiye?de yapılan kadına yönelik aile içi şiddet konulu araştırmalar yukarıdaki başlıklar üzerindentartışılmıştır. Çalışmada klinik psikoloji alanındaki kavram ve konular öncelikli olarak ele alınmayaçalışılmıştır.Öğe Ayrık duygular ölçeğinin Türkçeye uyarlama, güvenirlik ve geçerlik çalışması(2020) Yılmaz, Tuğba; Bekaroğlu, Eceİnsan psikolojisini inceleyen birçok araştırma duyguları ölçmeye ve başka kavramlarla ilişkilendirmeye çalışır.Özelikle klinik psikolojide duygular, düşünceler, davranışlar ve psikopatoloji ile olan ilişkisi nedeni ile araştırmalara konu edilmektedir. Duyguların ölçülebilmesi için kavramsallaştırılması gerekmektedir. Duyguların boyutsal olarak kavramsallaştırdığı bir yaklaşım olduğu gibi,her bir duygunun sözcükler, jest ve mimikler ile birbirinden ayrıştırılabildiğini belirten bir yaklaşımda vardır. Duyguların ayrık olduğunu öne süren yaklaşım neticesinde bazı ölçüm araçları geliştirilmiştir ve dilimize kazandırılmıştır. Bu araçlarda ölçülen ayrı duyguların sayısının kısıtlı olduğu görülmüştür. Buradan hareketle, bu çalışmada ayrık duyguların ölçülmesi amacıyla geliştirilen Ayrık Duygular Ölçeği’nin, Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve güvenirlik çalışmalarının yapılması hedeflenmiştir. Bu çalışma kapsamında iki kez ölçüm yapılmıştır. İlk ölçümde 271 kişiye Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği, Duygudurum Profili ve Ayrık Duygular Ölçeği uygulanmıştır. İkinci ölçüm, test tekrar-test güvenirliği ölçmek amacıyla ilk ölçüme katılmış olan 120 kişiyeilk ölçümden bir ay sonra Ayrık Duygular Ölçeğinintekrar uygulanması ile yapılmıştır. Doğrulayıcı faktör analizi aracılığıyla, özgün Ayrık Duygular Ölçeği ile örtüşen 8 faktörlü yapı doğrulanmıştır. Ölçeğin iç tutarlık katsayısı 0.91, test tekrar-test güvenirliği 0.88 olarak belirlenmiştir. Ölçeğin 8 alt faktörünün iç tutarlık katsayılarının 0.72-0.91 arasında dağıldığı bulunmuştur. Ölçeğin yakınsak ve ıraksak geçerliği Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği ve Duygudurum Profili ile testedilmiş ve anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Araştırmanın sonuçları Ayrık Duygular Ölçeği Türkçe uyarlamasının geçerli ve güvenilir olduğuna işaret etmektedir.Öğe Turkish adaptation of the objectified body consciousness scale and the self-objectification questionnaire(2019) Yılmaz, Tuğba; Özen, Özlem BozoObjective: The scope of this study was to adapt two important measurement tools from the body image literature: theObjectified Body Consciousness Scale (OBCS) and the Self-Objectification Questionnaire (SOQ). These instruments areimportant in the assessment of eating and feeding disorders. The objectified body consciousness scale has three subscales:body surveillance, body shame, and control beliefs. Although the two scales had been translated to Turkish before, thepsychometric properties had not been studied in detail.Method: The instruments were adapted to Turkish via the translation and back-translation method. Confirmatory factoranalyses and validity and reliability analyses were conducted.Results: Of the three subscales of the OBCS, control beliefs produced weak values. For the SOQ, item 2 “health” did not loadunder its factor and was eliminated from further analyses.Conclusion: The results suggest that both the OBCS and the SOQ have satisfactory psychometric qualities. Strengths andlimitations of the study have been discussed.Öğe Self-compassion and driving anger expression among young drivers: the mediating role of anger rumination(Springer, 2021) Solmazer, Gaye; Cebeci, Elif Özlem; Demircan, Yaren; Karasakal, Seçil Gözde; Yakın, NazlıcanDriving anger expression is a detrimental factor for traffic safety, suggesting that there is a need to investigate protective factors against anger expression and their underlying mechanisms, especially for young drivers. The aim of this study is to examine the mediating role of anger rumination on the relationship between self-compassion and driving anger expression. The final sample included 191 drivers ranging from 18 to 30 years in age who drove the least 1000 km in the previous year. These participants completed an online questionnaire package measuring self-compassion, driving anger expression and anger rumination in addition to some demographic items. As predicted, self-compassion was negatively related to total aggressive expression but positively related to constructive/adaptive anger expression. Self-compassion was also indirectly related to both aggressive and constructive/adaptive driving anger expression via total anger rumination and some anger rumination dimensions. The findings were discussed in relation to the previous literature.Öğe Cross-cultural differences in pedestrian behaviors in relation to values: A comparison of five countries(Pergamon-Elsevier Science Ltd, 2020) Solmazer, Gaye; Azık, Derya; Fındık, Gizem; Üzumcüoğlu, Yeşim; Ersan, Özlem; Kaçan, Bilgesu; Xheladini, GentianeThis study compared pedestrian behaviors in five countries (Estonia, Greece, Kosovo, Russia, and Turkey) and investigated the relationships between these behaviors and values in each country. The study participants were 131 pedestrians for Estonia, 249 for Greece, 112 for Kosovo, 176 for Russia, and 145 for Turkey. The principal component analyses revealed that the four-factor structure of the Pedestrian Behavior Scale (PBS) was highly consistent across the five countries. ANCOVA results revealed significant differences between countries on the PBS items and scale scores. Specifically, Greek and Turkish participants reported transgressive pedestrian behaviors more frequently than Estonian, Kosovar, and Russian pedestrians while Kosovar participants reported transgressive pedestrian behaviors less frequently than Estonian pedestrians. In addition, Turkish and Russian pedestrians reported lapses and aggressive behaviors more frequently than Estonian, Greek, and Kosovar pedestrians. Finally, Turkish and Estonian pedestrians reported positive behaviors more frequently than Kosovar pedestrians. Unexpectedly, the regression analyses showed that values have varying effects on pedestrian behavior in the five countries. That is, context or country may determine the effect of values on pedestrian behaviors. The results are discussed in relation to the previous literature.Öğe Driver profiles based on values and traffic safety climate and their relationships with driver behaviors(Elsevier Sci Ltd, 2019) Kaçan, Bilgesu; Fındık, Gizem; Üzümcüoğlu, Yeşim; Azık, Derya; Solmazer, Gaye; Ersan, Özlem; Xheladini, GentianeDrivers have an important place in the traffic system when the human factor is taken into consideration. Drivers from different cultures are exposed to different values, norms, and traffic systems, and these differences may form various driver behaviors. Thus, traffic climate and individual values can impact driver behaviors. In this study, the relationships between Schwartz's individual values and traffic climate dimensions were examined. Clusters were then created from the traffic climate dimensions and individual values, and the differences in driver behavior within these clusters were investigated. In order to examine similarities and differences between countries, the results from 5 countries (Estonia, Greece, Kosovo, Russia, and Turkey) are presented. Correlational analyses indicated that, while internal requirements and self-transcendence are positively related in all countries, external affective demands and conservation are positively related in Estonia, Kosovo, Russia, and Turkey. Additionally, external affective demands and self-transcendence are positively related in Greece, Kosovo, Russia, and Turkey. A three-cluster structure fitted the data well in all of the five countries. Within-country differences were observed in clusters of Russian and Turkish data in terms of driver behaviors. The detailed results are presented and discussed in relation to the literature. (C) 2019 Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Duygu düzenleme stratejileri ve sürücü öfke ifadeleri: Cinsiyetin düzenleyici rolü(2020) Güngör, Atakan; Tütenkan, Mert; Solmazer, Gaye; Tekeş, BurcuBu çalışmanın amacı duygu düzenleme stratejilerinden bilişsel yeniden değerlendirme ve bastırmanın sürücü öfkeifadeleri üzerindeki etkilerini incelemektir. Ayrıca, bu ilişkilerde cinsiyetin düzenleyici rolü de incelenmiştir.Araştırmanın örneklemini ehliyet sahibi ve en az bir yıldır aktif olarak araç kullanan, 18-63 yaş aralığında bulunan,325 (132 kadın, 193 erkek) katılımcı oluşturmuştur. Çalışmada, Duygu Düzenleme Anketi (DDA) ve Sürücü Öfkeİfadesi Envanteri (SÖİE) kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, bilişsel yeniden değerlendirmenin uyumsağlayıcı/yapıcı ifade ile pozitif yönde ilişkili olduğu, bastırmanın ise bu ifade ile negatif yönde ilişkili olduğubulgularına ulaşılmıştır. Bilişsel yeniden değerlendirme ile öfke ifade indeksi (sözle, bedenle, araçla ifade) arasındakiilişkide cinsiyetin düzenleyici rolü marjinal olarak anlamlıdır. Anlamlı olmamasına rağmen, kadınlarda bilişselyeniden değerlendirme arttıkça öfke ifade indeksinin azaldığına ilişkin bir eğilim olduğu, erkeklerde ise böyle bireğilim olmadığı görülmüştür. Ayrıca bastırma ile öfke ifade indeksi arasındaki ilişkide cinsiyetin düzenleyicietkisinin anlamlılık eğilimi vardır. Erkek sürücülerde bastırmanın öfke ifade indeksiyle (sözle, bedenle, araçla ifade)pozitif yönde ilişkili olduğu fakat kadınlarda böyle bir ilişkinin olmadığı görülmüştür. Araştırmanın güçlü yönleri,sınırlılıkları ve katkıları ilgili alanyazın ışığında tartışılmıştır