TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 539
  • Öğe
    Yoğun Bakımda Basınç Yarası Gelişen Hastaların Değerlendirilmesi
    (2023) Cengiz, Oya; Çetinkaya, Zeliha Cengiz; Bingöl, Ümran; Salgın, Emine; Gençtan, Eliz
    Giriş: Yoğun bak ım üniteleri morbidite, mortalite oranlarının ve girişimsel işlemlerin di ğer birimlere göre yüksek olduğu alanlardır. Bası nç yaralar ı hasta bireylerin hastanede kalış sürelerini uzatarak morbidite ve mortaliteyi etkileyen hemşirelik girişimleri ile önlenebilen ve yo ğun bakımlarda sıklıkla görülen bir durumdur. Bu çalışma da yoğun bakımda basınç yarası gelişen hastaların değerlendirilmesi amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Bu ara ştırma tan ımlayıcı tipte, retrospektif olarak gerçekleştirildi. Araştırmanın evrenini 01 Ocak 2021 ve 31 Aral ık 2021 tarihlerinde bir e ğitim araştırma hastanesinin üçüncü basamak erişkin yo ğun bakımlarında tedavi görmüş hastaların dosyaları geriye dönük incelenmesi ile 1410 hasta oluşturdu. Araştırmanın örneklemini ise bas ınç yarası gelişen 56 hasta oluşturdu. Verilerin toplanmasında, hastaların sosyodemografik verileri, Braden Risk Değerlendirme Ölçeği sonuçları ve basınç yarası gelişmesine neden olabilecek tıbbi tanısı, yoğun bakım ünitesinde kalış süresi, sedasyon kullanı mı, beslenme durumu, serum albümin ve hemoglobin düzeyleri değerlendirildi. Verilerin analizinde sayı, yüzde dağılımı kullanıldı. Bulgular: Araştırmanın sonucunda yo ğun bakıma yatışı kabul edilen 1410 hastadan 56 hastada (%3,9) bas ınç yarası geliştiği, bu hasta ların ya ş ortalamasının 68,7 y ıl olduğu, %61’ nin erkek olduğu, %29’unun sedasyon aldığı, %95’inin beslenme desteği aldığı belirlendi. Yoğun bakım ünitesinde yatış süresi ortalamasının 58,98 gün olduğu saptandı. Braden Risk Ölçeği puan ortalamasının 11,57, albümin düzeyi ortalamasının 1,92, hemoglobin düzeyi ortalamasının ise 8,86 olduğu belirlendi. En fazla basınç yarasının %75 ile sakrum bölgesinde geliştiği ve bu bölgedeki basınç yaralarının en çok Evre 1 olduğu görüldü. Hastaların yat ış günü ile basınç yarası gelişme günü arasında pozitif yönde yüksek düzeyde ilişki olduğu bulundu. Sonuç: Yoğun bakım ünitelerinde hastaların klinik özellikleri, uygulanan bakım ve tedavilere göre basınç yarası gelişme riski yüksektir. Basınç yaralarının en çok sakrum bölgesinde ve Evre 1 düzeyinde geliştiği görüldü.
  • Öğe
    KRONİK YARADA REKONSTRÜKSİYON
    (2022) KARATAN, Berrak
    -
  • Öğe
    Gebelikte nadir bir akut karın nedeni: Spontan renal kalisiyel divertikül rüptürü
    (2023) Güneyli, Serkan; Çakmak, Özgür; Hekimsoy, İlhan; Bozkaya, Halil
    Gebelikte üriner sistem komplikasyonları sık görülmekle birlikte renal toplayıcı sistem rüptürü oldukça nadirdir. Bu çalışmada, ani başlangıçlı yan ağrısı nedeniyle tetkik edilen ve görüntüleme yöntemleri ile spontan renal kalisiyel divertikül rüptürü tanısı alan gebe hasta sunulmaktadır. Kalisiyel divertiküller genellikle insidental olarak saptanmakla birlikte nadiren gelişen rüptür sonucu akut karın etiyolojisinde yer alırlar. Daha sık olarak izlenen akut karın nedenleri ile benzer klinik bulgular vererek tanısal gecikmeye ve gebelikle ilişkili komplikasyonlara yol açabileceği için akut karın nedeniyle araştırılan gebe olgularda nadir de olsa spontan renal kalisiyel divertikül rüptürü de akılda bulundurulmalıdır.
  • Öğe
    Elektronik Cihazların Haczinin Kişisel Verilerin Korunması Bakımından Değerlendirilmesi
    (2022) YÜCE, Fazilet
    İcra ve iflas hukuku, alacaklıların alacaklarına kamu gücünü kullanma yetkisini haiz olan icra daireleri aracılığıyla ulaşmaları sebebiyle diğerlerine oranla cebir unsuru- nun yoğun bir şekilde hissedildiği hukuk alanıdır. Bir icra takip işlemi niteliğinde olan haczin gerçekleştirilmesi sırasında elektronik cihazların haczedilmesinde, gerek takibin taraflarının gerekse üçüncü kişilerin kişisel verilerine erişilmesi söz konusu olup veri ihlalleri gerçekleşebilmektedir. Çalışmamızın amacı, haciz esnasında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu1’nda düzenlenen ölçülülük ilkesi ve haczedilmezlik kurallarının doğru yo- rumlanması ve uygulanmasıyla bu kişisel veri ihlallerini henüz kaynağındayken önlemek, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise yeni düzenleme önerileri getirmektir.
  • Öğe
    Effects of Covid-19 pandemic on algology practice: single-center clinical study results
    (2023) Uyar, Meltem; Yılmaz, Hüsnü; Özalp Horasanlı, Burcu; Özgül, Kazım Koray; Eyigör, Can
    Aim: During the Covid-19 pandemic, the number of patients examined in the outpatient clinic of many health institutions was limited and some changes were made in the treatment protocols. Regional Anesthesia and Pain Associations also recommended steroid administration and opioid use restriction, especially in chronic pain. In our study, we aimed to evaluate the clinical diagnosis of the patients who applied to our clinic with complaints of pain, the treatments they received, and whether our approach to chronic pain was by the guidelines during the Covid-19 pandemic period. Material and Methods: Demographic data, clinical diagnoses, interventional procedures, and medical treatments given to the patients who applied to the Ege University Faculty of Medicine, Algology Department outpatient clinic between March 2020 and May 2021 were evaluated statistically by retrospective analysis. Results: The mean age of 444 patients included in the study was 56.8±15.9 years. It was found that 29 (6.5%) of the patients applied for acute pain and 415 patients (93.5%) for chronic pain. While the number of patients who received only pharmacological treatment was 230 (51.8%), it was determined that 199 (44.8%) patients received both pharmacological treatment and interventional procedure, and 15 (3.3%) patients received only interventional procedure. When the patients were investigated in terms of pharmacological treatment, we observed that 229 (57.1%) patients received only paracetamol treatment, 99 (24.6%) patients received only non-steroidal anti-inflammatory (NSAI) drug therapy, and 73 (18.2%) patients received both paracetamol and NSAI therapy. It was determined that 243 (96.8%) of the patients who received medical treatment received weak opioids, 3 (1.3%) patients received strong opioids, and 5 (1.9%) patients received both weak and strong combined opioid treatment. Steroid injection was observed in only 16.3% of 214 patients who underwent interventional procedures. Conclusion: It was observed that chronic pain patients were in the majority during the pandemic period and the use of strong opioids and steroid injections were minimized in these patients. Since it may cause changes in immune responses, applications that will pose the least risk in pain patients should be chosen during the pandemic period.
  • Öğe
    Anayasa Hukuku Kapsamında Sağlık Hakkı ve Dava Edilebilirlik Sorunu
    (2022) Yüzer Eltimur, Dilara
    İnsan onuruna yaraşır bir hayat sürdürmenin asgari standardı olarak sağlanması gereken sağlık hakkının, yaşam hakkı, maddi ve manevi bütünlüğün korunması hakkı, eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı ve sosyal güvenlik hakkı ile oldukça yakın ilişkisi bulunmaktadır. Sağlık hakkının diğer temel haklarla girift ilişkisi, dava edilebilirliğinin ve etkili korunmasının anayasal önemini gündeme getirmektedir. Bu sebeple de sağlık hakkının kapsamı, hukuki niteliği ve dava edilebilirliği sorunu çalışmamızın temel araştırma alanlarını oluşturmaktadır. Ayrıca sağlık hakkının sağlanması çoğu kez devletin olumlu edimine bağlı olduğundan, Anayasa’nın 2., 5., 10., 17. ve 56. maddesi çerçevesinde devletin sorumluluğu ve bu sorumluluğu sınırlayan anayasal ölçütler, Anayasa Mahkemesi kararları ışığında değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Genel İş Koşulu Olarak Sunulan İşyeri Değişikliği Kayıtları Üzerine Bir Değerlendirme
    (2023) UZUN, Ercan
    Genel işlem koşullarının iş ilişkilerindeki görünümü genel iş koşulları olarak adlandırılmaktadır. İşverenin, çalışma sürecini yürütülebilmesi ve iş organizasyonunu düzene oturtabilmesi için önceden, tek taraflı olarak hazırladığı ve karşı tarafa (işçiye) sunduğu çalışma kuralları ve uygulamaları, genel iş koşulları kapsamında değerlendirilmektedir. Tip iş sözleşmeleri ve işyeri iç yönetmelikleri genel iş koşulları niteliğindedir. Tip iş sözleşmelerinde ve işyeri iç yönetmeliklerinde çalışma koşullarının değiştirilebileceğine dair hükümler de ko- nulabilmektedir. Uygulamada özellikle ücret değişikliğine, işyeri veya bölüm değişikliğine, çalışma sürelerine ilişkin değişiklik kayıtlarına yer verildiği görülmektedir. Söz konusu kayıtların hukuka uygun kabul edilmesi ve kayıtlara geçerlilik tanınması için ise belirli koşulları taşıması gerekecektir. İşyerinin taşınması, işçinin çalıştığı bölümün kapatılması, bulunulan işyerinde işçi fazlası olması veya diğer bir işye- rinde işçi açığı çıkması, işçinin sahip olduğu nitelikler nedeniyle başka bir işyerinde çalıştırılmak istenmesi gibi haller işyeri değişikliğine neden olabilmektedir. İşverenin, iş sözleşmesi ve iş sözleşmesinin eki niteliğindeki belgelere koyduğu değişiklik kayıtları, genel işlem koşulları, işverenin yönetim hakkı ve çalışma koşullarında esaslı değişiklik hususları kapsamında değerlendirilmeli, söz konusu kayıtlarının geçerliliği sorgulanmalıdır. Bu çalışmada genel iş koşulu olarak sunulan işyeri değişiklik kayıtlarının geçerlilik kazanabilmesinin koşulları ve iş ilişkilerinde uygulanabilirliği değerlendirilecektir.
  • Öğe
    Bilirkişi Raporlarında Bilgilendirilmiş Rızanın Değerlendirilme Esasları
    (2022) ÇINARLI, Serkan; AKTAŞ, Ekin Özgür; MERAL, Orhan
    Son yıllarda hekim ve sağlık kurumları aleyhine açılan tazminat davalarında sıkça ileri sürülen iddialardan biri hastaların yeterince ve uygun şekilde bilgilendirilmemesi veya hukuka uygun rızalarının alın-mamasıdır. Tıbbi hata iddiası ile açılan davalarda ilk yargı veya temyiz aşama-sında düzenlenen raporlarda tıbbi işlem ve eylemlerin yanı sıra bilgilen-dirme ve rıza alınmasıyla ilgili işlemlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu hususta standart bir değerlendirme olmaması nede-niyle genellikle bu husus gerekçeli ve ayrıntılı şekilde ele alınmamaktadır. Adli yargı sürecinde bilgilendirme ve rıza alınması sürecinde ya-şanan eksik değerlendirmeler Anayasa Mahkemesi tarafından da değer-lendirmekte ve ihlal kararları verilebilmektedir. Bu yazıda, bilgilendirme ve rıza alınmasıyla ilgili temel düzenle-melere ve yargı kararlarına uygun olacak şekilde, bilirkişilerin bilgilen-dirme ve rıza konusunda değerlendirme yaparken dikkate almaları gere-ken noktalar irdelenmiştir.
  • Öğe
    Borçlunun ihale alıcısına karşı tapu sicilinin düzeltilmesini talep etmesinin yerindeliği
    (2022) Özdemir, Hakan; Bildir, Murat
    Takip hukukunda, borcunu ödememekte ısrar eden borçlunun malvarlığının paraya çevrilmesi yollarından biri cebrî artırmalardır. Artırmada en yüksek peyi ileri süren alıcı, ihale anında mülkiyeti kazanmış olur. Bu durum, taşınmazların mülkiyetinin tescille kazanılmasının istisnasıdır. Bu şekilde kazanılan mülkiyet, ihalenin kesinleşmesiyle tapuya tescil edilir. Tescilin hukukî sebebini de ihale oluşturur. İhale ortadan kaldırılmadıkça tapuda ihale alıcısı adına yapılan tescilin terkin edilmesi mümkün olmaz. İhalenin ortadan kaldırılması için ise icra mahkemesinden ihalenin feshi talep edilmelidir. İhale feshedilmeden açılan tapu sicilinin düzeltilmesi davasında, takip faaliyetindeki işlemlerin ve ihaledeki sakatlıkların inceleme konusu edilmesi pek çok açıdan mahzurludur. Nitekim böyle bir uygulama, geniş anlamda hukukî güvenliğe aykırı olacağı gibi mülkiyet hakkı açısından ise yeni sorunlara yol açacaktır.
  • Öğe
    Açık ve Kapalı Alanlarda Elektrik Kaçak Tespiti İçin İş Ayakkabısı Tasarımı ve Prototip Üretimi
    (2021) GÖK, Kadir; YOLDAŞ, Savaş; SELÇUK, Akil Birkan
    İş Sağlığı ve Güvenliğinin temel hedeflerinden biri de çalışanın, iş yerlerinde sağlığını ve güvenliğini korumaktır. Bu kapsamda, yapılacak her çalışma ve iyileştirmeler son derece önem taşımaktadır. Teknolojinin hızla geliştiği zamanımızda, üretime olan talep her geçen gün artmaktadır. Bu talepleri yerine getiren esas kahramanlar elbette çalışanlardır. Çalışanların, çalışma ortamında sağlığını ve güvenliğini korumak çok önemli ve gereklidir. Bu çalışmamızda, tasarlamış olduğumuz iş ayakkabısı, alternatif gerilimi tespiti yapabilen ve adım gerilimi ikazı vererek, çalışanı yürüme yollarında, şantiyelerde, trafo merkezlerinde ve her türlü zeminde olası elektrik yüklü kabloların varlığına ve elektrik kaçaklarına karşı uyarmaktadır. Böylece, çalışanı zeminde olabilecek elektrik kaynaklı iş kazalarına karşı koruyabilecektir. İş ayakkabısı, çalışanı 3 şekilde ikaz etmektedir. Bu ikazlar; ışıklı (led), sesli (buzzer) ve titreşim motor sistemi ile ayak kısmına titreşim sinyalleri şeklindedir. Tasarladığımız bu sistemin, iş ayakkabısına entegrasyonu başarıyla sağlanmıştır. İş ayakkabısına, güneş paneli eklenmesiyle elektronik devre besleme gerilimindeki olası azalma durumunda, ihtiyaç duyulan gerilime destekleyici rol oynamaktadır. Üzerindeki elektronik devre, mini boyutta olmasıyla ayrıca giyilebilir iş elbiselerinde ve elle kontroller için rahatlıkla kullanılabilir. İş ayakkabısının bu özelliği geliştirilebilir olmasını sağlamaktadır.
  • Öğe
    Avrupa Birliği Hukuku Kapsamında Yasal Göç Yönetimi
    (2022) BULUT, İpek ÇİMEN
    Avrupa Birliği’ne yönelen kitlesel göç hareketlerinin yoğunluk ve sıklığı geçmişte olduğu gibi günümüzde de artarak devam etmektedir. Göç olgusunun pek çok tehdit ve fırsatı beraberinde getirdiği düşünüldüğünde, bu tehditlerle başa çıkarak fırsatlardan yararlanabilmek adına Birlik tarafından ortak göç politikaları üretilmesi ve uygulanması önemlidir. Bu noktada düzensiz göç ile kıyaslandığında daha kontrol edilebilir bir süreç olan düzenli göç yönetiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Düzenli göçe ilişkin olarak yapılacak yasal düzenleme ve güncellemeler vasıtası ile düzenli göç uygulamalarının daha sade, adil, kolay anlaşılır ve şeffaf olmaları, böylelikle Avrupa Birliği’nin ekonomik ve sosyal gelişimi ile rekabet edebilirliğini güçlendirmek amacıyla ihtiyaç duyduğu nitelik ve nicelikteki üçüncü ülke çalışanları için bir çekim noktası haline gelme hedefine daha kolay ulaşması amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    IS PRE-OPERATIVE BLOCK CONSULTATION NECESSARY IN ATYPICAL ENDOMETRIAL HYPERPLASIA?
    (2023) KÖLE, Emre; VATANSEVER, Nefize; ÖZDAŞ, Emel DOĞAN; ÖZDAŞ, Erol; TUNALI, Çağdaş; ERDOĞAN, Özgür; AKDEMİR, Celal
    Introduction: This study aimed to investigate the need to re-evaluate paraffin block pathology preparations of endometrial biopsy samples taken from patients diagnosed with atypical endometrial hyperplasia (AEH) at different institutions by expert gynaecologic pathologists before surgery at a tertiary hospital. Materials and Methods: This study included 116 patients diagnosed with AEH based on endometrial biopsy samples taken at different institutions between January 2017 and January 2021 and operated on at our clinic. The paraffin blocks of all patient samples included in the study were re-evaluated at the Pathology Department of our hospital (block consultation). Patients were divided into two groups as follows: those diagnosed with AEH based on endometrial biopsy at an external centre (all patients) and those diagnosed with AEH based on paraffin block examination. The post-operative pathology results of the two groups were compared. Results: Block consultation indicated AEH in 77 (66.4%) of the patients with AEH diagnosed at an external centre. Post-operative pathology results revealed that 15 (12.9%) patients had benign, 42 (36.2%) had AEH and 59 (50.9%) had malignant. On comparing the post-operative pathology results of the two groups, no significant difference was observed (p = 0.252). There was no significant difference between the two groups in terms of the grade and stage of the malignancy detected on post-operative pathological evaluation (p = 0.603 and p = 0.552, respectively). Conclusion: Although re-examination of the paraffin blocks of patients diagnosed with AEH based on endometrial biopsy samples taken at di fferent institutions by gynaecologic pathologists (block consultation) led to different results, no significant difference was noted on comparing the post-operative pathology results. To ensure that workload does not increase and to save time, patients diagnosed with AEH based on endometrial biopsy can be operated on without re-examining the paraffin blocks to confirm the diagnosis.
  • Öğe
    Akıllı Üniversite Geliştirmede Ön Hazırlık Çalışmaları ve Değerlendirilmesi: İzmir Bakırçay Üniversitesi Örneği
    (2023) HIZIROĞLU, Abdulkadir; BERKTAŞ, Mustafa; DOĞAN, Onur
    Küçük şehirler olarak üniversite kampüsleri, akıllı şehir uygulamalarının hizmet kalitesinin artırılması ve kamu kaynaklarının verimli kullanılması için pek çok fırsatı bünyesinde barındırmaktadır. Endüstri 4.0 için olanak sağlayan teknolojiler, akıllı bir kampüs oluşturma hedefinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı, İzmir Bakırçay Üniversitesi’nin dijital dönüşüm sürecine katkı sağlayarak veri analitiği odaklı sürdürülebilir bir kampüs oluşturmak için bir yol haritası hazırlamaktır. Çalışmada akıllı bir kampüsün geliştirilmesi için metodoloji ve uygulama süreçlerini içeren bir çerçeve ortaya konulmuştur. Üç aşamalı olarak tasarlanan bu sistem üniversitenin mevcut bilgi sistemleri üzerine kurularak sensörlerden veri toplamayı ve yönetim süreçlerini desteklemek için bu verileri işlemeyi gerektirmektedir. Bu çerçeve, personel verimliliğinin artırılması, sınıf eğitimlerinin kalitesinin iyileştirilmesi, enerji tüketiminin azaltılması, kişilerarası iletişimin hızlandırılması ve kampüsteki sorunlara en hızlı çözümün bulunması gibi bazı katma değerli işlemleri desteklemeyi önermektedir. Bu nedenle sadece akıllı bir kampüs değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve tesislerden maksimum fayda sağlayacak bir sistem de tasarlanmıştır.
  • Öğe
    Karotis Arter Stentleme Yapılan Hastalarda ACEF Risk Skorunun Mikroemboli Gelişimini Öngördürmedeki Rolü
    (2022) ŞENÖZ, Oktay; Yurdam, Ferhat Siyamend; SEVİNÇ, Samet
    Amaç Karotis arter darlığı serebrovasküler olay etiyolojisinde kritik öneme sahip bir hastalıktır Bu hastalığın tedavisinde perkütan invaziv girişim ve cerrahi olarak iki seçenek mevcuttur Her iki seçenek için de istenmeyen bir komplikasyon olan serebral embolinin öngörülmesi ve serebral emboliden kaçınılması hedeflenmektedir ACEF risk skoru kolay ve hızlı hesaplanabilen, 3 parametreden oluşan ( kreatinin sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu) prediktivitesi majör istenmeyen vasküler olaylar için kabul edilebilir derecede ilişkilendirilmiş bir skor yöntemidir Çalışmanın amacı karotis arter darlığının stentleme yöntemi ile tedavisinde ACEF risk skorunun serebral mikroemboliyi ön gördürücülüğünü saptamaktır Yöntem Karotis arter stentleme ( yapılan 93 hasta ardışık olarak alındı Hastalar kranial MRG magnetik rezonans görüntüleme)’ de serebral mikroemboli saptanmayan (Grup 1 ve saptananlar (Grup 2 olarak 2 gruba ayrılarak incelendi ACEF risk skoru şu formül ile hesaplandı yaş sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ( kreatinin 2 0 ise 1 puan eklendi) Bulgular Çalışmamızdaki KAS yapılmış 93 hasta, grup 1 (ortalama yaş 72 7 7 2 yıl, 63 erkek) ve grup 2 (ortalama yaş 76 3 8 1 yıl, 83 erkek)’ den oluşmaktaydı Grup 1 deki hastaların sol ventrikül EF değerleri istatistiksel olarak anlamlı yüksekti (Grup 1 57 7 7 2 ve Grup 2 50 2 7 7 p 0 001 ACEF risk skoru grup 1 lehine anlamlı yüksekti (Grup 1 1 3 0 31 ve Grup 2 1 5 0 35 p= 0 001 ACEF risk skoru 1 45 değerinde 65 duyarlılık ve 80 özgüllük ile KAS yapılan hastalarda serebral mikroemboli için bir öngördürücü olarak saptandı (eğri altındaki ROC alanı 0 735 95 CI 0 612 0 858 p= 0 001 Sonuç KAS yapılan hastalarda basit şekilde hesaplanabilen ACEF risk skorunun yüksekliği serebral mikroembolinin öngördürücüsüdür ve girişimsel işlem öncesi bu skorun kullanılması embolik komplikasyonların engellenmesinde kolaylık sağlayabilir
  • Öğe
    A Review of Challenges and Recommendations for Novice EFL Teachers in Turkey
    (2020) SAVAŞÇI, Merve; AKÇOR, Gizem
    This qualitative systematic review synthesizes the challenges and recommendations fornovice English as a foreign language (EFL) teachers in the Turkish context. To this end, this studyreviewed the studies which investigated the challenges encountered by novice EFL teachers and therecommendations for dealing with these challenges. Empirical studies published between 2010 and2020 and those that appeared in locally and internationally peer-reviewed indexed journals as well astheses and/or dissertations were searched thoroughly in the literature. Adhering to the steps of thesystematic review process, nine studies which fit the predefined inclusion criteria were selected andmeticulously examined. As a result of the analysis, the data were categorized under two main themesas challenges and recommendations. Specifically speaking, the analysis yielded two major themesrelated to common challenges novices face: professional and social adaptation challenges. Also, theoverall analysis indicated recommendations in relation to pre-service teacher education and in-serviceteacher training. In the final section of the study, this review not only offers a discussion of challengesthat novice EFL teachers experience but also provides future directions and implications for noviceEFL teachers as well as all the stakeholders including mentors, teacher trainers, and schooladministrators.
  • Öğe
    COVİD-19 PNÖMONİSİ NEDENİYLE YOĞUN BAKIMDA YATAN HASTALARIN YAKINLARININ MEMNUNİYETİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
    (2023) topcu, sengul; GÜNEŞ, Murat; ROLLAS, Kazım; ŞENOĞLU, Nimet
    Giriş: Yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) yatan hasta yakınlarının memnuniyetinin değerlendirilmesi, beklentileri karşılamak ve kaliteyi artırmak için gerekli olmaktadır. Biz COVID-19 salgını nedeniye YBÜ'ye ziyaretler yasak olduğundan telefonla iletişim kurduğumuz hasta yakınlarının memnuniyetini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve yöntem: Mayıs 2020- eylül 2020 arasnda S.B.Ü. İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi YBÜ 'de 48 saatten fazla yatan hastaların hasta yakınlarının memnuniyeti anket uygulamasıyla incelenmiştir. Bulgular: 117 hasta yakınından 100’ü çalışmaya katıldı. Hasta yakınlarının yoğun bakım hakkındaki genel memnuniyet oranı ortalaması %76,2±16,1 saptandı. En yüksek memnuniyet oranı % 88,9±18,2 ile “Hastanın bakım ve tedavisi” bölümünde saptandı. Hasta yakının bilgilendirilmesi bölümünde %75,5±17,8 oranında, algılama ile alakalı sorulara verilen cevaplarda ise %76,0±16,4 oranında memnuniyet saptandı. Hasta yakınlarının duygudurumlarıyla ilgilendiğimiz kısımda %75,3±20,8 memnuniyet saptadık. Karar verme süreci ile ilgili sorulardaki memnuniyet oranı %74,9±18,3 idi. Sonuç: COVID-19 salgınında yoğun bakım ünitemizde yatan hasta yakınlarının telefonla bilgilendirilmesi sırasında memnuniyetin yüksek olduğunu saptadık.
  • Öğe
    YARGITAY UYGULAMASINDA “BORCU SÖNDÜREN BELGE” ve İLERİ SÜRÜLMESİ BAKIMINDAN USÛLÎ SORUNLAR
    (2022) BULUT, Uğur
    Yargıtay daireleri ve Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen çeşitli kararlara göre, borcun sona erdiğini gösteren belgelerin yargılamanın her aşamasında ve bu kapsamda temyiz aşamasında da sunulması mümkündür. Yargıtay kararlarında bu belgeler, borcu söndüren belge olarak ifade edilmektedir. Kullanılan terminoloji bakımından dahi eleştiriye açık olan ilgili kararların, kanunî bir şekilde düzenlenmiş olan dava malzemesinin sunulmasına dair kurallara uygun olduğu söylenemez. İlgili hükümler uygulanmaksızın, istenilen her aşamada delil sunulması mümkün değildir. Dahası, usûlüne uygun bir şekilde ileri sürülmemiş bir vakıanın delilinden de söz edilemez. Bu nedenle, Yargıtay tarafından verilen bu yöndeki kararların gerek şekil gerekse içerik olarak kanunî düzenlemelerle bağdaştırılması oldukça zordur.
  • Öğe
    Effects of hyperbaric oxygen therapy on the morphological characteristics and survival of MCF-7 breast cancer cells
    (2023) Uyanıkgil, Yiğit; Yiğittürk, Gürkan; Elbe, Hülya; Yücel, Anıl; ALLI, Hakan; Ergözen, Serkan; Çavuşoğlu, Türker
    Aim: This study aims to determine the effects of hyperbaric oxygen therapy at different pressure values on cell morphology and cell survival in the MCF-7 breast cancer cell line. Materials and Methods: The experimental groups were formed by applying 100% oxygen to MCF-7 breast cancer cells at 1.5, 2, and 2.5 atmospheres for 2 hours. The control group did not receive treatment. At the end of the experiment, cell survival was investigated by CCK-8 analysis, cell shapes were determined by cresyl violet staining, and cell surface morphologies were determined by scanning electron microscope. Results: Cell viability was significantly reduced at atmospheric pressure of 1.5, 2, and 2.5 compared to the control group (p < 0.005). As pressure increased, the surface area of the cell decreased, nuclear condensation increased, and the cell borders became irregular. Cell membrane bleb and cell membrane porosity increased at 2 and 2.5 atmospheres. Conclusion: Hyperbaric oxygen therapy severely reduces the viability of MCF-7 breast cancer cells under increased pressure. It can induce apoptosis and change the shape and surface morphology of MCF-7 breast cancer cells. Although further studies are needed, our study supports the potential use of hyperbaric oxygen therapy in the treatment of breast cancer.
  • Öğe
    Hastanede yatan hastaların sağlık hizmetlerinde el hijyeni bilgilerinin değerlendirilmesi
    (2023) Büke, Çağrı; Ozkaya, Hacer Deniz; Suner, Aslı
    Amaç: Son zamanlarda, el hijyenine uyumu artırmak üzere yapılan çalışmaların arasında en dikkat çekici girişimlerden biri, hastanede yatan hastaların bilgi düzeyi ve farkındalığını artırmaktır. Bu çalışmanın amacı, hastanede yatan yetişkin hastaların, sağlık hizmetleri sunumu esnasındaki el hijyeni uygulamalarına ilişkin bazal bilgi ve farkındalık düzeylerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Hastanede yatan yetişkin hastalar, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) el hijyeni kılavuzuna göre hazırlanmış olan bilgileri ve hastalara ait demografik verileri içeren toplam 24 sorudan oluşan bir anket ile değerlendirildi. Bulgular: Bir Üniversite Hastanesi ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yatan yetişkin 344 hasta çalışmaya alındı. Hastaların %51,7'si (n=165) erkek ve %63,8'i (n=206) ortaokul veya daha düşük eğitim düzeyine sahipti. Eğitim durumları göz önüne alındığında; hastaya dokunmadan önce ve sonra, temiz/aseptik prosedürlerden önce, vücut sıvısına maruz kaldıktan sonra ve hasta çevresine dokunduktan sonra (p>0,05) el hijyenine duyulan ihtiyaç farkındalığı açısından bir fark bulunmadı. El hijyeni ihtiyacının farkındalığı, hastaların bakımında kullanılan tıbbi malzeme ve gereçlerle temastan sonra (%94,2'ye karşı %86,7, p=0,036) ve hasta çevresi ile temas sonrası (%96,1'e karşı %89,1, p=0,020), kadınlarda erkeklere göre daha yüksek olarak saptandı. Sonuç: Hastaların el hijyeni konusunda bilgi eksikliklerinin bulunduğu, bu nedenle eğitilmelerinin sağlık çalışanlarında uyumu artıracak uyarı sisteminin oluşmasına katkı sağlayacağı düşünüldü.
  • Öğe
    ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON & YOĞUN BAKIM UYGULAMALARIYLA İLGİLİ AÇILAN MALPRAKTİS DAVALARINDA YARGITAY VE DANIŞTAY İÇTİHATLARININ İNCELENMESİ
    (2022) AYGÜN, Hakan
    Anesteziyoloji ve Reanimasyon hekimleri çoğunlukla ameliyatha-nelerde hizmet vermekle birlikte birçok tıbbi alanda çalışmakta, ayrıca birçok sağlık kurumunda yoğun bakım hekimi olarak da görev almakta-dır. Anestezi hekimleri ameliyat öncesi, sırası ya da sonrasında, ayrıca Yoğun Bakım hekimleri gibi ileri takip gereken yoğun bakım aşamasın-da gelişebilecek komplikasyonlar nedeniyle, aleyhte açılan ceza ve taz-minat davalarında yargı önüne çıkabilmektedir. Ülkemizde Anestezi ve Yoğun Bakım hekimlerinin cezai ve huku-ki sorumluluklarının yanı sıra yüksek yargı organlarının tıbbi uygulama hatası davalarında bu branşlara yönelik tutumu konusunda az sayıda ça-lışma yer almaktadır. Sunulan çalışmada, Anestezi ve Yoğun Bakım hekimlerinin konu edildiği Danıştay ve Yargıtay içtihatlarının incelenmesi, elde edilen verilerin tartışılarak literatüre katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.