Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Karakaya, Emre" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    BEYKOZ MİRİ DEBBAĞHANELERİ
    (İshak KÜÇÜKYILDIZ, 2021) Tekin, Zeki; Karakaya, Emre
    Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikasının temelini oluşturan Beykoz Miri Debbağhaneleri Sultan II. Mahmut zamanında Beykoz deresinin Boğaza döküldüğü noktada inşa edilmiştir.1810 yılında tesis edilen ve her geçen gün gelişen debbağhane, ordunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere Harbiye Nezaretine devredilince daha da büyüyerek imparatorluğun en büyük deri üretim merkezi haline gelmiştir. Yeni kurulan bu tesisin ismi Tabakhane-i Klevhane-i Amire olarak değiştirilmiş 1826 yılına kadar ordu için palaska, çizme, kütüklük, koşu takımları gibi askeri malzemeler üretmiştir. Ayrıca Debbağhane-i Amire ’ye 1842 yılından itibaren buhar kazanı, buhar makinası, Taş Değirmen’in yanında 70 değirmen ilave edilerek tesisin makinalaşması sağlanmıştır. Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın 1912 yılındaki girişimleri neticesinde Avrupa’dan getirtilen debagat makinaları sayesinde tesis yeniden modernleştirilmiştir. Beykoz Debbağhanesi ülkedeki deri üretiminde hem kapasite hem de kalite ve standart oluşturmada söz sahibi konumundadır. Zaman içerisinde büyük üretim kapasitesine erişen Beykoz Debbağhanelerinin malzeme temininde kullanılan finansman, ülke genelindeki çeşitli sancakların gelirlerinden karşılanmaktadır. Beykoz Debbağhanesinin deri ihtiyacı büyük oranda ülkenin iç pazarlarından temin edilirken dış pazarlardan da deri getirtildiği görülmektedir. Deri tabaklamada ihtiyaç duyulan malzemelerin başında palamut gelmektedir. Ülkenin çeşitli bölgelerinden alımı yapılan palamut ve çam kabuğunun vaktinde toplanması ve hızlıca İstanbul’a ulaştırılmasına hassasiyet gösterilirdi. Beykoz debbağhanelerinde usta ve amele olarak çalışan kişiler, üretim kapasitesine göre dönemsel olarak artıp azalmaktadır. Burada hademesinden müdürüne kadar çalışan herkes askeri personel olup disipline de çok önem verilmiştir. Beykoz Debbağhanesi üretim merkezi olmanın yanında iyi bir staj ve eğitim merkezi konumunda da olmuştur. Yeni teknikleri öğrenmek üzere öğrenci, kalfa ve ustalar gönderildiği gibi merkezden ustaların gönderilmesi de talep edilmiştir. Ayrıca bu özelliğini bir ileri düzeye taşıyarak deri sanatlarını öğreten bir de mektep kurulmuştur. Beykoz debbağhanesi bünyesinde sosyal dayanışmayı sağlamak adına yardım sandığı kurulmuş, çalışanlara borçlar verildiği gibi maddi durumları zayıf olan ailelere de yardımlar yapılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Occupation period of Menemen (1919-1922): A review supported by geographical information
    (E.U. Printing And Publishing House, 2024) Tepealtı, Fahrettin; Aşık, Süleyman; Karakaya, Emre
    The 7th article of the Armistice of Mudros which has been signed due to Ottoman Empires lose World War I, gave Entente Powers the right of occupation of Ottoman territory. Greece, owing to that article, landed its army in Izmir on May 15, 1919, and started a brutal occupation. Menemen, a district of Izmir, exposed to that brutal, gory occupy on 22nd May. During the occupation of Menemen, Turkish-Muslim folk witnessed numerous grievous events and attacked by both Greek army and their local collaborators. Undoubtedly, the bloodiest one, called Bloody Tuesday on the other words Menemen Katliam & imath; (Massacre of Menemen), happened on June 17, 1919. This kind of savagery events has been occurring more than twelve hundred days throughout occupy. Because of their defeat of the Turkish War of Independence, the Greek army, escape and left Izmir completely as of September 9th. With the introduction of digital technologies into all areas of life, like the other branches of social sciences, historiography was undoubtedly affected by this process and took new research methodologies to the field. Geographic Information Systems (GIS) stand out as a prominent digital technological method. Realizing the potential of GIS, some historians have started to use these systems in historical researches. As a result, Historical GIS, a rapidly developing and new research area, has emerged. This interdisciplinary project, which examines the occupation period of Menemen, has been prepared to contribute to field. The goal of this study is to contribute methodologically to fields of history and historical geography by describing what happened during the occupation of Menemen (1919-1922) and mapping it using GIS.

| İzmir Bakırçay Üniversitesi | Kütüphane | Açık Bilim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Gazi Mustafa Kemal Mahallesi, Kaynaklar Caddesi Seyrek,Menemen, İzmir, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim