Yazar "Doblan, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cranial nerve involvement in COVID-19(W.B. Saunders, 2021) Doblan, Ahmet; Kaplama, M.E.; Ak, S.; Basmacı, N.; Tarini, E.Z.; Göktaş, Ş.E.; Müderris, TogayIntroduction: The COVID-19 disease emerged in Wuhan province of China in November 2019 and spread across the world in a short time, resulting in a pandemic. The first case in Turkey was detected on March 11, 2020. The aim of the current study was to reveal the effects of COVID-19 on cranial nerves by monitoring people infected with the disease based on repeated examinations and surveys. Material and method: The data of 356 patients with a positive COVID-19 polymerase chain reaction (PCR) test who received treatment between June 2020 and August 2020 in our hospital were prospectively evaluated after the study was approved by the relevant ethics committee. Results: Of the 356 patients included in the study, 47 under the age of 18 years were excluded due to their unreliable examination and anamnesis findings. In addition, seven patients that died while in hospital were excluded from the study due to the lack of examination and survey records during their hospitalization. The data of the remaining 302 patients were statistically analyzed. Symptoms of cranial nerve involvement were observed in 135 patients. Conclusion: The COVID-19 disease caused by the SARS-CoV2 virus commonly results in cranial nerve symptoms. The fact that these findings are more common and severe in COVID-19 than previous SARS and MERS outbreaks suggests that it has a more neurotrophic and more aggressive neuroinvasion. While the negative effects of the virus on sensory functions resulting from cranial nerve involvement are evident, motor functions are rarely affected. © 2021 Elsevier Inc.Öğe Letter to the Editor(W.B. Saunders, 2021) Doblan, Ahmet; Ak, S.; Kaplama, M.E.; Müderris, Togay[No abstract available]Öğe Sfenoid sinüs ve komşu nörovasküler yapıların anatomik varyasyonları(2021) Müderris, Togay; Zorlu, Mehmet Ekrem; Doblan, Ahmet; Mişe, İbrahimAmaç: Çalışmamızda Endoskopik Endonazal Transsfenoid Yaklaşım (EETY) ile opere edilen hastaların operasyon öncesi bilgisayarlıtomografilerini değerlendirerek sfenoid sinüs pnömatizasyonunu, sfenoid sinüs varyasyonlarını, internal karotid arter (İKA) dehisans veprotruzyonunu, optik sinir ve maksiller sinir dehisans ve protruzyonlarının sfenoid sinusle ilişkisini incelemeyi amaçladık.Materyal-Metod: Hastanemizde 2006-2015 yılları arasında hipofiz adenomu tanısı ile beyin cerrahisi ile birlikte EETY ile opere edilen113 hastanın dosyası retrospektif olarak incelendi.Bulgular: Çalışmaya 64'ü kadın 49'u erkek olmak üzere toplam 113 hasta dahil edildi. Sfenoid sinüs pnömotizasyonu %1.8 konkal,%7.3 presellar, %47.7 sellar ve %43.3 postsellar tip olarak saptandı. Erkeklerde postsellar (%44.8) ve sellar tip (%44.8) eşitken, kadınlardaise sellar tipin (%50) en sık olduğu görüldü. İnternal karotid arter (İKA) protruzyonu %28.3 ve dehisansı %2.65 idi. Erkeklerde İKAprotruzyonu kadınlara oranla daha yüksek bulundu (p = 0.008). Çalışmamızda optik sinir protrüzyonunun %25,6, optik sinir dehisansının ise%1.76 olduğu tespit edildi. Maksiller sinirin protruzyonu genel olarak %25.9 iken maksiller sinirin dehisansı genel olarak %7.4 olaraksaptandı. Klinoid pnömotizasyonu erkeklerde %27 iken, kadınlarda %14.1 olarak izlendi. Aradaki farkın istatiksel olarak anlamlı olduğugörüldü (p<0.005) Sfenoid interseptum 25 hastada (%22) sol internal karotis arterin üzerinde sonlanırken, 13 hastada (%11,5) sağ internalkarotis arterin üzerinde sonlandığı tespit edildi. 54 hastada (% 47,7) sella turcica üzerinde sonlandığı görülürken, 3 hastada (%2.65) septumizlenmedi.Sonuç: Çalışmamızın verileri sfenoid sinüs anatomisinin büyük bir değişiklik gösterdiğini ortaya koymuştur. Kafa tabanına endonazaltranssfenoidal koridor ile yaklaşırken sellaya güvenli bir ulaşım sağlayarak komplikasyonları en aza indirebilmek için rutin preoperatif BTbulgularının cerrahi ekip tarafından ayrıntılı bir şekilde incelenmesi oldukça önemlidir.Öğe Tükürük bezi tümörü tanısında ultrasonografi (USG), mangnetik rezonans görüntüleme (MRG), bilgisayarlı tomografi (BT), ince iğne aspirasyon biyopsisi’nin (İİAB) karşılaştırılması(2020) Doblan, Ahmet; Sevil, Ergun; Müderris, Togay; Kırış, MuzafferGiriş: Tükürük bezleri tümörlerinde benign ve malign neoplazm arasındaki preoperatif farklılıkların belirlenmesi cerrahi operasyonun gerekliliği, aciliyeti ve kapsamını belirlemede önemlidir. Çalışmanın amacı, tükürük bezi kitlesi nedeniyle opere olmuş hastalarda, tükürük bezi tümörlerinin tanımlayıcı özelliklerinin ve tanı yöntemlerinin tanısal değerlerinin belirlenmesidir.Yöntemler: Çalışma, 2008-2016 yılları arasında, tükürük bezinde malign veya benign kitle nedeni ile opere edilen hastaların, tıbbi kayıtlarının retrospektif incelenmesi ile yapılan tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. Hastalara preoperatif dönemde yapılan Ultrasonografi (USG), Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRG), Bilgisayarlı Tomografi (BT), İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi’nin (İİAB) sonuçları ve postoperatif dönemde histopatolojik tetkik sonuçları değerlendirildi. Kullanılan tanı yöntemlerinin sensitivite, spesifite, pozitif prediktif değer (PPD), negatif prediktif değer (NPD), eğri altında kalan alan (AUC±SE) değerlerinin hesaplanması için ROC analizi yapıldı.Bulgular: Çalışma grubu 114 kişiden oluşmakta olup yaş ortalamaları 46.90±14.32 yıl idi. Çalışma grubunun %54.4’ü erkek, %71.9’u 40 yaşın üstündeydi. Tükürük bezi tümörlerinin %71.9’u parotiste idi. Hastaların tanı amaçlı yapılan histopatoloji incelemesinde % 11.4’ünün malign tümöre sahip olduğu bulundu. Hastalarda en sık rastlanan benign tümör çeşidi pleomorfik adenom, en sık rastlanan malign tümör çeşidi mukoepidermoid kanser olarak saptandı. Sensitivite, NPD, AUC±SE değerlerinin en yüksek olduğu yöntem MRG, spesifite ve PPD değerlerinin en yüksek olduğu yöntem İİAB idi.Sonuç ve Öneriler: Sonuç olarak, hastalarda tükürük bezi tümörlerinin en sık parotis bezinde (%11.4’ü malign) görüldüğü, en sık benign tükürük bezi tümörünün pleomorfik adenom, en sık malign tükürük bezi tümörünün mukoepidermoid kanser olduğu bulundu. Sensitivite, NPD, AUC±SE değeri en yüksek olan yöntem MRG ve spesifite ve PPD değeri en yüksek olan yöntem İİAB idi. USG, BT, MRG, İİAB’nin tükürük bezi tümörlerindeki tanısal değerlerini inceleyen, daha geniş örneklemlerde yapılacak klinik araştırmaların faydalı olacağı düşünüldü.