İzmir Bakırçay Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@Bakırçay, İzmir Bakırçay Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Yoğun Bakımda Basınç Yarası Gelişen Hastaların Değerlendirilmesi
(2023) Cengiz, Oya; Çetinkaya, Zeliha Cengiz; Bingöl, Ümran; Salgın, Emine; Gençtan, Eliz
Giriş: Yoğun bak ım üniteleri morbidite, mortalite oranlarının ve girişimsel işlemlerin di ğer birimlere göre yüksek olduğu alanlardır. Bası nç yaralar ı hasta bireylerin hastanede kalış sürelerini uzatarak morbidite ve mortaliteyi etkileyen hemşirelik girişimleri ile önlenebilen ve yo ğun bakımlarda sıklıkla görülen bir durumdur. Bu çalışma da yoğun bakımda basınç yarası gelişen hastaların değerlendirilmesi amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Bu ara ştırma tan ımlayıcı tipte, retrospektif olarak gerçekleştirildi. Araştırmanın evrenini 01 Ocak 2021 ve 31 Aral ık 2021 tarihlerinde bir e ğitim araştırma hastanesinin üçüncü basamak erişkin yo ğun bakımlarında tedavi görmüş hastaların dosyaları geriye dönük incelenmesi ile 1410 hasta oluşturdu. Araştırmanın örneklemini ise bas ınç yarası gelişen 56 hasta oluşturdu. Verilerin toplanmasında, hastaların sosyodemografik verileri, Braden Risk Değerlendirme Ölçeği sonuçları ve basınç yarası gelişmesine neden olabilecek tıbbi tanısı, yoğun bakım ünitesinde kalış süresi, sedasyon kullanı mı, beslenme durumu, serum albümin ve hemoglobin düzeyleri değerlendirildi. Verilerin analizinde sayı, yüzde dağılımı kullanıldı. Bulgular: Araştırmanın sonucunda yo ğun bakıma yatışı kabul edilen 1410 hastadan 56 hastada (%3,9) bas ınç yarası geliştiği, bu hasta ların ya ş ortalamasının 68,7 y ıl olduğu, %61’ nin erkek olduğu, %29’unun sedasyon aldığı, %95’inin beslenme desteği aldığı belirlendi. Yoğun bakım ünitesinde yatış süresi ortalamasının 58,98 gün olduğu saptandı. Braden Risk Ölçeği puan ortalamasının 11,57, albümin düzeyi ortalamasının 1,92, hemoglobin düzeyi ortalamasının ise 8,86 olduğu belirlendi. En fazla basınç yarasının %75 ile sakrum bölgesinde geliştiği ve bu bölgedeki basınç yaralarının en çok Evre 1 olduğu görüldü. Hastaların yat ış günü ile basınç yarası gelişme günü arasında pozitif yönde yüksek düzeyde ilişki olduğu bulundu. Sonuç: Yoğun bakım ünitelerinde hastaların klinik özellikleri, uygulanan bakım ve tedavilere göre basınç yarası gelişme riski yüksektir. Basınç yaralarının en çok sakrum bölgesinde ve Evre 1 düzeyinde geliştiği görüldü.
Öğe
KRONİK YARADA REKONSTRÜKSİYON
(2022) KARATAN, Berrak
-
Öğe
Gebelikte nadir bir akut karın nedeni: Spontan renal kalisiyel divertikül rüptürü
(2023) Güneyli, Serkan; Çakmak, Özgür; Hekimsoy, İlhan; Bozkaya, Halil
Gebelikte üriner sistem komplikasyonları sık görülmekle birlikte renal toplayıcı sistem rüptürü oldukça nadirdir. Bu çalışmada, ani başlangıçlı yan ağrısı nedeniyle tetkik edilen ve görüntüleme yöntemleri ile spontan renal kalisiyel divertikül rüptürü tanısı alan gebe hasta sunulmaktadır. Kalisiyel divertiküller genellikle insidental olarak saptanmakla birlikte nadiren gelişen rüptür sonucu akut karın etiyolojisinde yer alırlar. Daha sık olarak izlenen akut karın nedenleri ile benzer klinik bulgular vererek tanısal gecikmeye ve gebelikle ilişkili komplikasyonlara yol açabileceği için akut karın nedeniyle araştırılan gebe olgularda nadir de olsa spontan renal kalisiyel divertikül rüptürü de akılda bulundurulmalıdır.
Öğe
Elektronik Cihazların Haczinin Kişisel Verilerin Korunması Bakımından Değerlendirilmesi
(2022) YÜCE, Fazilet
İcra ve iflas hukuku, alacaklıların alacaklarına kamu gücünü kullanma yetkisini haiz olan icra daireleri aracılığıyla ulaşmaları sebebiyle diğerlerine oranla cebir unsuru- nun yoğun bir şekilde hissedildiği hukuk alanıdır. Bir icra takip işlemi niteliğinde olan haczin gerçekleştirilmesi sırasında elektronik cihazların haczedilmesinde, gerek takibin taraflarının gerekse üçüncü kişilerin kişisel verilerine erişilmesi söz konusu olup veri ihlalleri gerçekleşebilmektedir. Çalışmamızın amacı, haciz esnasında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu1’nda düzenlenen ölçülülük ilkesi ve haczedilmezlik kurallarının doğru yo- rumlanması ve uygulanmasıyla bu kişisel veri ihlallerini henüz kaynağındayken önlemek, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise yeni düzenleme önerileri getirmektir.
Öğe
Effects of Covid-19 pandemic on algology practice: single-center clinical study results
(2023) Uyar, Meltem; Yılmaz, Hüsnü; Özalp Horasanlı, Burcu; Özgül, Kazım Koray; Eyigör, Can
Aim: During the Covid-19 pandemic, the number of patients examined in the outpatient clinic of many health institutions was limited and some changes were made in the treatment protocols. Regional Anesthesia and Pain Associations also recommended steroid administration and opioid use restriction, especially in chronic pain. In our study, we aimed to evaluate the clinical diagnosis of the patients who applied to our clinic with complaints of pain, the treatments they received, and whether our approach to chronic pain was by the guidelines during the Covid-19 pandemic period. Material and Methods: Demographic data, clinical diagnoses, interventional procedures, and medical treatments given to the patients who applied to the Ege University Faculty of Medicine, Algology Department outpatient clinic between March 2020 and May 2021 were evaluated statistically by retrospective analysis. Results: The mean age of 444 patients included in the study was 56.8±15.9 years. It was found that 29 (6.5%) of the patients applied for acute pain and 415 patients (93.5%) for chronic pain. While the number of patients who received only pharmacological treatment was 230 (51.8%), it was determined that 199 (44.8%) patients received both pharmacological treatment and interventional procedure, and 15 (3.3%) patients received only interventional procedure. When the patients were investigated in terms of pharmacological treatment, we observed that 229 (57.1%) patients received only paracetamol treatment, 99 (24.6%) patients received only non-steroidal anti-inflammatory (NSAI) drug therapy, and 73 (18.2%) patients received both paracetamol and NSAI therapy. It was determined that 243 (96.8%) of the patients who received medical treatment received weak opioids, 3 (1.3%) patients received strong opioids, and 5 (1.9%) patients received both weak and strong combined opioid treatment. Steroid injection was observed in only 16.3% of 214 patients who underwent interventional procedures. Conclusion: It was observed that chronic pain patients were in the majority during the pandemic period and the use of strong opioids and steroid injections were minimized in these patients. Since it may cause changes in immune responses, applications that will pose the least risk in pain patients should be chosen during the pandemic period.